3 Ocak 2019 Perşembe

GÖZÜN AYDIN TÜRKİYE'M: "CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE DERGİSİ "Mehmet Arif DEMİRER" 19 Mayıs 1919 güneşinin 100 üncü yıl dönümünün başında Cumhuriyetçi Demokrat Hareketinin yeni Dergisi,Cumhuriyetçi Demokrat TÜRKİYE, 1954 ve hatta 1979 ile kıyaslanmayacak ölçüde daha ağır ve karmaşık sorunları bulunan bir Türkiye’ye bir Umut Güneşi olmak hedefi ile doğuyor."

"CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE" 
DERGİSİ ÇIKIYOR
100 yıl önce Mustafa Kemal Paşa’nın (ATATÜRK'ün) bulduğu gücü sen de bul ve kurtul!..
Mehmet Arif DEMİRER
Yeni bir dergi şevkle, heyecanla ve geleceğe dönük umutlarla yüklü olarak hazırlanır: Kendini (yazarlar kurulunu) tanıtır, okuyucusuna ne tür mesajlar vereceğini planlar ve ilk sayı çıkana kadar ilk sayıya girecek yazılar birkaç kez gözden geçirilir, başlıklar değiştirilir, ülkenin içinde bulunduğu olaylar dikkatle izlenir, son gelişmelere göre derginin kapağı bile son anda değiştirilebilir.
Ben, üç derginin ilk ikisinin (FORUM ve AKİS) ilk sayılarını merakla bekledim ve dikkatle okudum. FORUM, 1 Nisan, AKİS ise 15 Mayıs 1954 tarihinde çıkmıştı. Arada 2 Mayıs seçimleri yapılmış ve Demokrat Parti, cumhuriyet tarihinin en yüksek oyunu (% 58+) almıştı.
FORUM ağırbaşlı bir kapak ile tanıtmıştı yazarlarını:
Türkiye’nin TIME Dergisi hedefi ile AKİS ise ilk sayılarında DP’ye daha yakındı sanki?
İlk sayı (Cumhurbaşkanı) İkinci sayı (Başbakan) Beşinci sayı (Muammer Karaca) 
AKİS, Muammer Karaca’yı ‘Rekor Kıran Aktör’ diye tanıtmıştı. Etnan Bey Duymasın’ı herkes (Menderes de) hoşgörü ile izlemişti.Savcılara fazla mesai yaptırılmamıştı.
İlk sayısından (15 Eylül 1979) itibaren içinde bulunduğum Yeni Forum ise Türkiye’nin; sağ-sol sokak kavgalarının yaşandığı, her gün 5 – 10 gencin hayatını yitirdiği, kaotik bir döneminde çıkarken komşum ve dava arkadaşım Aydın Yalçın’ın Niçin Çıkıyoruz? başlıklı ilk başyazısında altını kalın çizdiği şu sözcüklerle önemli bir durum tespiti yapmıştı:
“… vatandaş olarak, meslek sahibi kimseler olarak bunalım içindeyiz. Bazı şeyleri yüksek sesle söylemek, haykırmak istiyoruz. Üzüntülüyüz, tedirginiz ve endişe içindeyiz. Her an tehdit altında olduğumuzu bilmemize rağmen kendi canımız ve şahıslarımız için korkmuyoruz. Fakat memleketin geleceğinden, Türkiyemizdeki hürriyet rejiminin akıbetinden ve nihayet yeni yetişen kuşakların ruh sağlığından ciddi kaygı duyuyoruz…”
İlk Forum’un çıktığı 1954 yılı ile 1979’u kıyaslayan Aydın Bey şöyle devam etmiş:
“Bugün yurdun çok daha ağır, çok daha karmaşık sorunlarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemde, ilk Forum’u kuranlardan bir kısmımız, yeni ve taze güçlerin de desteğiyle, yeni baştan benzer bir girişimde bulunuyoruz. Yazılarımızı belirli bir fikri düzeyde tutarak, dengeli ve ölçülü olma ilkelerimizden fedakarlıkta bulunmadan, kamuoyuna yeniden sesleniyoruz.”
Bizler Yeni Forum’dan seslenmeye devam ettik, 14 Ekim 1979 ara ve senato üçte bir yenileme seçimlerinde hezimete uğrayan Ecevit istifa etti, Demirel, Erbakan’ın kerhen desteklediği ama içinde yer almadığı bir azınlık hükümeti kurdu. Sokak olayları durmadı, 1980 yazında TBMM bir cumhurbaşkanı seçemedi ve 12 Eylül Darbesi balyoz gibi geldi ve Merkez Sağ’ı karpuz keser gibi ikiye böldü: ANAVATAN ve Doğru Yol Partileri doğdu.
19 Mayıs 1919 güneşinin 100 üncü yıl dönümünün başında Cumhuriyetçi Demokrat Hareketi’nin yeni Dergisi,Cumhuriyetçi Demokrat TÜRKİYE, 1954 ve hatta 1979 ile kıyaslanmayacak ölçüde daha ağır ve karmaşık sorunları bulunan bir Türkiye’ye bir Umut Güneşi olmak hedefi ile doğuyor.
1954 ve 1979 yıllarında;
1 -İnönü’nün ve Demirel’in başındaki muhalefet partileri bugünküler gibi etkisiz değildi,
2 -Cumhuriyet’in temel ilkeleri ve ATATÜRK ile sorunu olmayanlar bölünmemişlerdi,
3 -Kişi başına dış borç 29 bin 500 lira (beş bin küsur dolar) değildi,
4 -Kadın cinayetleri, çocuk tacizcileri yoktu, hayvanlara işkence yapıldığı duyulmazdı,
5 -Kırmızı Yelekliler (Osmanlı Ocakları) gibi kinci-dinci gruplar yoktu,
6 - Yüzlerce Harp Okulu öğrencisi ceza evinde hükümlü değildi,
7 -Çankaya ve Şişli’de ikamet eden seçmenler gayri milli ilan edilmezlerdi,
8 -Diyanet İşleri Başkanı, 10 Kasım’dan bir gün önce pespaye bir adamı ziyaret etmezdi,
9 -Cumhuriyet ve ATATÜRK düşmanı olan Necip Fazıl’a ödüller düzenlenmezdi,
10-En önemlisi; yargı bugün olduğu gibi siyasallaşmamıştı.
Bu listeyi uzatmak mümkün ama gereksizdir. İçinde yaşadığımız ve eleştirirken tereddüt ettiğimiz koşulları hiçbir zaman değiştiremeyeceğimizi düşünmek; bizlere Merkez Solu temsilen Cumhuriyetçiler ile ATATÜRK ve Cumhuriyet ile en ufak bir sorunu bulunmayan, Merkez Sağı temsilen Demokratları, aramızdaki anlaşmazlıkları buz dolabının derin dondurucu bölümüne koyup unutarak, birleştirmek ve etkili bir muhalefet hareketini başlatmak görevini vermiştir: Madem ki, yukarıdaki listede belirtilenlerden şikayetçisin, onları değiştirmek için gerekeni yap, kaçma. Cumhuriyetçi Demokrat Hareketin özeti budur:
100 yıl önce Mustafa Kemal Paşa’nın bulduğu gücü sen de bul ve kurtul !

12 Aralık 2018 Çarşamba

Çok Önemli: "DUYURU VE BİLGİ" Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye; 2019 Yılı Ocak Ayı'ndan İtibaren "Tarihi Misyon ve Güncel Bir Vizyonla" Görücüye Çıkıyor. Teknik Heyet ve Yayın Kurulu Belli Oldu.

Türk siyaset, bilim, kültür ve tarih alanında yıllardır; "DEMOKRAT TÜRKİYE ve KEMALİST DEMOKRAT TÜRKİYE" adları ile, çok saygın, ilkeli, istikrarlı ve referans bir kaynak kapsamında yayın hayatını sürdüren DERGİ; 01 Ocak 2019 tarihinden itibaren "CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE" adı, anlam ve bağlamında; Yepyeni bir vizyon ve misyonla açılım ve atılım yapacak.     
 CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE DERGİSİ'NİN TEKNİK KURULU
Mehmet Arif DEMİRER
Ahmet Nedim KAYA
Arzu KÖK
Gürkan AVCI
 CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE
YAYIN KURULU
Mehmet Arif DEMİRER
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
Mustafa Nevruz SINACI
Hüsnü MERDANOĞLU
Taner BİLEN
Zekeriya TÜMER
Avukat Ziya KIVANÇ
Muzaffer DEMİR
Ahmet Nedim KAYA
Şerafettin BAKIRDÖVEN
Sabhat ÖZGÜR
Arzu KÖK
Zeki ŞAHİN
Harun YÜKSEL
Gürkan AVCI

31 Ağustos 2018 Cuma

"ÖNEMLİ VE ÖZGÜN" BİR PROGRAM ÖRNEĞİ DAHA: CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİ PARTİ PROGRAMI (Not: Önemle incelenmesi ve halen hazırlanmakta olan "CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT PARTİ" program çalışmasına katkı, fikir ve öneri sunulmasını özendirmek içindir.)

CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİ ,
PARTİ PROGRAMI (HAZIRLIK ÇALIŞMASI)
İÇİNDEKİLER     
Bölüm I: CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE             
Sunuş  
Tanım  
İlkeler ve Amaçlar         
Bölüm II: DEMOKRASİ  
Demokratikleşme         
Örgütlenme ve Siyasal Katılım 
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisinin Yapısı ve İşleyişi     
Seçimler            
Özgür İnsan Özgür Toplum        
Demokrasiyi Yaşatabilmek ve Demokrasiyle Yaşayabilmek      
Özgürlük ve Bağımsızlık              
Bölüm III: GELİŞME        
Özet     
Ekonomi ve Gelişme    
Ekonomide Araçların Amaea Uygun Kullanımı
Kaynak
Halk Katılımıyla Hakça Gelişme
Türkiye'nin Demokratik Gelişmesine Yurt Dışında Çalışanların Katkısı  
Bolüm IV: DEVLET          
-Anayasa            
-Yargı   
-Yasama             
-Yürütme           
-Yerel Yönetimler          
Bölüm V: İNSAN VE TOPLUM    
-Eğitim Kültür Sanat ve Spor     
-Konut 
-İnsan ve Çevre Sağlığı 
Bölüm VI: KURALLAR   
-Kurallar                         

BÖLÜM I: CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE 
SUNUŞ NİÇİN CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE
TANIM
İLKELER VE AMAÇLAR

SUNUŞ
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi, Atatürk sonrası kötü yönetilen 2002'de uzay çağında yiyecek ekmeğe insanları muhtaç edilen, sanayisi, üretimi çalışan bir ülkenin can damarları olan fabrikalarına kilit vurulmuş;  Atatürk zamanında bütün büyük devletlere kendini saydıran büyük Türk Milleti, Büyük Türkiye bugün getirilen yanlış yasalarla, yanlış politikalarla dilenci konumuna düşürülmüştür, İnsanların geleceğe olan umutlarının tükendiği şu günde;
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi bütün ülke çapında yapacağı yeniden yapılanmayla, dürüst, saygılı, çalışan bir toplum yaratmayı amaçlayacak hem daha özgür hem daha dirlikli, düzenli bir toplum yaratma ve daha gerçek ve daha iyi işleyen bir demokrasi, daha sağlıklı ve hakça bir gelişme, Türkiye için uğraş veren, geleceğe yönelik bir partinin programıdır.
Programda bütün Türkiye'yi insan ayrımı yapmadan, bütün insanlara hizmet götürerek, bütün insanları kucaklayarak Atatürk ilkeleri doğrultusunda, kuralların ve amaçların açıklıkla belirtilmesine ve kavramların tanımlanmasına özen gösterilmiştir.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi programı "Halk için halka karşın" devrimciliğe özenenlerden temelde ayrılan atacağı her adımda her değişiklikle uygulayacağı her çözümde halkın istemini ve katılımını arayan bir partidir, Atatürk ilkelerine ve inkılaplarına öncelik verilerek hazırlanmış tek programdır.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi programı bütün insanları eşit görerek, bütün topluma hizmet ve yatırım götürmeyi amaçlayarak. Toplumda düzeni, ahlaklı ve dürüstü çalışmayı aşılayarak her yönüyle, gelişmesiyle, büyümesiyle, sanayi de devleşmiş, ekonomisiyle , dış pazarıyla dışa açılmış bir güçlü Türkiye yaratmayı hedef almıştır.
Niçin Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye?
Daha özgür ve gelişmiş, dürüst bir toplum için.
Özgürlüğü sağlam güvencelere kavuşturmak için,
Hak ve olanak eşitliği için.
Halkın yönetime giderek artan ölçüde katılmasını öngörür.
Kurucu üyeler, sadece fikir bazında ve bu fikirler de halkın yararına olduğu takdirde sözlerini savunmaya. Genel Başkana iletmeye yetkilidir.
Adalet mekanizmasına, Amerika'da ki gibi Jüri sistemini getirerek kararın sadece lıakım tarafından değil de 15 kişilik halktan seçilecek jüri üç değerlendirilip. Adaletin daha da güçlü ve doğru bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır. Böylece adalet mekanizmasının yanlış işleyen bölümleri de düzelecektir.
Ceza kanunlarını suçun cinsine ve şekline göre yeniden düzenleyip, bununla beraber de affın tamamen kaldırılmasını yürürlüğe koymaktır.

TANIM
Milletin egemenliğini belli sürelerde seçtiği millet vekilleri ile kullandığı devlet şekliyle Cumhuriyet idaresini benimseyerek Atatürk ilkeleri doğrultusunda ve demokrasiden yana yönetimiyle, Türkiye'nin gelişmesi ve dürüst, çalışkan, üretken bir toplum yaratmak için ant içmiş ve bu zorlu yolda biç durmadan ilerleyecek bir partinin programıdır.
Programda bütün Türkiye'yi insan ayrımı yapmadan, bütün insanlara hizmet götürerek, bütün insanları kucaklayarak Atatürk ilkeleri doğrultusunda, kuralların ve amaçların açıklıkla belirtilmesine ve kavramların tanımlanmasına Özen gösterilmiştir.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi programı "Halk için halka karşın" devrimciliğe özenenlerden temelde ayrılan atacağı her adımda yapacağı her değişiklikte uygulayacağı her çözümde halkın işlemini ve katılımım arayan bir partidir. Atatürk ilkelerine ve inkılaplarına öncelik vererek hazırlanmış tek programdır. Yargının bağımsızlığı mahkemelerin organ olarak bağımsızlığına bağlıdır. Bu konuda ancak yargı fonksiyonunu ifa eden hakimlerin teminatlı bir statüye kavuşturulmaları, yanı herhangi bir baskı veya tehditle karşılaşmaksızın görevlerini, lam bir serbestlik ve tarafsızlıkla yerine getirebilmeleri ile gerçek bir anlam kazanır. Fakat Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun başkanının Adalet Bakma olması, bu bağımsızlığın üzerine siyasetin gölgesini düşürmektedir. Yargı bağımsızlığının tam anlamıyla sağlanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Eğitim sisteminde öğrenciler arasında ortaya çıkan fırsat eşitsizliği gençlerimizin geleceklerini olumsuz yönde etkilemektedir Bu yanlış gidişe dur demek, kaliteli bir eğitim sistemi yaratma, gençlerimizi yetenek ve başarılarına göre istedikleri üniversiteye sınavsız girebilecek şekilde hazırlamak partimizin ilk hedefleri arasındadır.
Bir toplumu önemli kılan eğitimi, sanayisi ve her alanda yapacağı atılımlar ve üretimdir. Eğitim bunların başında gelen önemli bir faktördür. Buna dayanarak da eğitimde yeniden yapılanmaya gidilmeli.
1)            Zorunlu Eğitim 12 yıl olmalı,
2)            Üniversiteye giriş sınavsız olmalı,
3)            Fen liseleri göz bebeğimiz olmalı,
4)            Meslek lisesi mezunları mühendis olmalı,
5)            Tıp Fakültesine, Sağlık Meslek Lisesi mezunlan girmeli,
6)            Tüm öğretmenler yönetici olmalı,
7)            Öğretmenler odası kurulmalı,
8)            Eğitimde An di! kullanılmalıdır.
9)            Okul öncesi eğitime gerekli önem verilmeli.
10)         Ev kadınları mesleki eğilim yoluyla üretime katkıda bulunmalı.

İLKELER VE AMAÇLAR
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisİ'nin
ilkeleriyle amaçları bir bütün oluşturur.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi'nin
uyacağı kurallar, izleyeceği politikalar ve kullanacağı araçla; da ilkeleriyle ve amaçlarıyla tutarlıdır.

ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK
Özgür toplum olabil menin başta gelen koşulu, tek tek herkesin özgür olmasıdır.
İnsan da toplum da kendini özgürlükle aşar. Özgür toplumda;
*Dirlik düzenlik, özgürlükle sağlanır.
*Her düşünce ve inanç özgürce açıklanır,
*Herkes dinsel inançlarının gereklerini özgürce yerine getirir. 10
*İnsanlar barışçı yallardan düşüncelerini gerçekleştirebilmek, amaçlarına erişebilmek, haklarını genişletip koruyabilmek ve yönetime etkin biçimde katılabilmek için özgürce örgütlenebilirler.
*Herkes kendi yaşamını özgürce belirler.
*İnsan kişiliğinin özgürce gelişmesi önündeki engeller kaldırılır,
*Hiç kimsenin veya örgütün Özgürlüğü başkalarının özgürlüğünü engelleyemez; ve temel özgürlüklere, bunun için gerekenin ötesinde sınırlama getirilemez.
Bağımsızlığın kaynağı insanların özgür yaşama isteğidir.
Bağımsız olmayan bir ülkenin insanları özgür olamazlar; ve Özgürlükten yoksun insanların oluşturduğu bir toplumda, bağımsızlık yeterli güvenceye kavuşamayacağı gibi bağımsızlıktan beklenen güç ve yarar da yeterince sağlanamaz.
Onurlu bir ulus ne bağımsızlık uğruna özgürlüğünü feda eder, ne de özgürlük uğruna bağımsızlığını tehlikeye düşürür.
Bağımsızlık, uluslar arası işbirliği ve dayanışmayı engellemez ve gereksiz kılmaz. Bağımsızlık, uluslar arasında eşit koşullarla onurlu işbirliğinin ve dayanışmanın gereğidir
Bağımsızlık, yurttaşların özgürlüğünden, ulusun egemenliğinden ve ulusal ekonomiden güç alan, bir dış politikayla ve ulusal güvenlik politikasıyla sağlamlaşır.
Soy ve köken ayrımı, din veya mezhep ayrımı, anadil veya bölge ayrımı gözetmeksizin, tüm yurttaşları Türk Ulusunun eşit üyeleri olarak bir tutan: Türk Ulusunu Türkiye'nin tarih ve kültür kalıttyla da çağdaş uygarlıkla da bütünleştiren tüm ulusların bağımsızlığını dokunulmaz bir hak sayan: ve Türk Ulusunun esenliğini insanlığın esenliğinde arayan bir milliyetçilik anlayışı, Türkiye'nin birlik ve Özgürlük içinde, barış ve bağımsızlık içinde gelişebilmesinin temel koşuludur.

ADALET VE EŞİTLİK
Hakların ve özgürlüklerin herkes için eşit bir biçimde korunması bakımından adalete güvenilmeyen bir toplumda devlete güven de sarsılır; ve insanların veya toplum kesimlerinin birbirleriyle dc devletle de ilişkilerinde barış ve huzur sağlanmaz olur.
Adalet devletin temeli olduğu kadar, hakların ve özgürlüklerin de başlıca güvencelerindendir.
Sosyal adalet, hukuksal anlamda adaletin bir gereğidir. Adaletin özünde hak duygusu ve bilinci vardır;hak duygusu ve bilinci ise, sosyal adaletin, sosyal ve siyasal eşitliğin ve temel özgürlüklerin kökleştiği bir toplumda gelişir.
Her iki anlamda da adalet, hak ve olanak eşitliğinin bulunduğu, ve toplumun ortak çabalarıyla sağlanan ürünlerin hakça bölüşüldüğü bir toplumda anlam taşır. Hak ve olanak eşitliği ise, demokrasiyle ve hakça bir düzenle gerçekleşir ve güvence altına alınır.
Hak ve olanak eşitliğinin gözetilmediği toplumlardaki eşitsizlikleri, "insanların bir yaratıl madiği", "herkesin yeteneklerinin değişik olduğu" gibi mazeretlerle savunmaya kalkışmak, başlı başına bir büyük haksızlık ve adaletsizliktir.
Adalet ve eşitlik, toplumdaki tüm yapıların ve kurumların da başta gelen ilkesi olmalıdır.
Adaletli ve hakça sonuçlar doğurmayan, bak ve olanak eşitsizliğine dayanan veya yol açan yapılar ve kurumlar, verimli ve iyi işler olsalar bile, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak, ve güçsüzleri güçlendirecek biçimde, yeniden düzenlenmelidir.

DEMOKRASİ
Demokrasi, halkın kendini özgür iradesiyle yönettiği rejimdir.
Bunun için insanlar düşüncelerini özgürce açıklayıp tartışa- bilmeli ve özgürce Örgütlenebİlmelidirler,
Özgürlük, hak ve olanak eşilliği ve adalet, demokrasinin gerekleridir; ve bunlar ancak demokrasiyle güvenceye kavuşur.
Demokrasinin işlerliği ve sürekliliği, yönetimin demokrasi kuralları içinde etkinlik kazanmasıyla sağlanır.
Demokrasi, çoğunluğun her istediğini yapabildiği bir rejim değii; azınlıkta olanlann da haklarının ve özgürlüklerinin korunduğu ve çoğunluk durumuna erişebilme yollarının açık tutulduğu rejimdir.
Demokrasi, ulusal birliğin de, iç ve dış güvenliğin de, demokratik haklarla ve özgürlüklerle birlikte güçlendirilmesini ve bütün toplumun dirlik ve düzenliliğim gerektirir.

HAKÇA GELİŞME VE REFAH
Gelişme, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yönleriyle bir bütündür.
Bu bütünlük, gelişmenin hakça olmasını ve refah artışından tüm toplumundan hakça bir düzen içinde yararlanmasını öngörür
Gelişmenin bütünlüğü de, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel demokrasi bir bütün olarak gerçekleştiği oranda sağlanır.
Gelişmenin ekonomik yönü, ne başka yönlerinden öne alınabilir ne de ertelenebilir.
Ekonomik büyüme ve kalkınma, bir yandan herkese çalışma hakkı tanınarak, herkesin emeği hakça değerlendirilerek ve refah artışı hakça bölüşerek, bir yandan da üretkenlik ve girişimcilik, demokratik örgütlenme ve katılım desteklenerek hızlandırılır,

DAYANIŞMA VE BARIŞ
Demokratik dayanışmanın temelinde çoğulcu örgütlenme özgürlüğü vardır,
Örgün ve çoğulcu ve toplumsal dayanışma, güçsüzlerin gücüdür; hakların, özgürlüklerin ve demokrasinin toplumsal güvencesidir; halk katılımıyla hakça gelişmenin gereğidir; ulusal birliğin dayanağıdır.
Demokrasi yaşatabilmenin ve demokrasiyle yaşayabilmenin temel koşullan arasında yer alan ıç güvenlik ve barış, etkili yönetim ve uzlaşma, bu tür bir örgün dayanışmayla sağlanır.
Ulusal gelir ve refah artışının hakça bölüşülmesi, hem dayanışmayla kolaylaşır hem de dayanışmayı kolaylaştırır Özverinin de hakça dağılımı, toplumda dayanışma sağlayabilmenin gereğidir.
Toplumsal dayanışma, herkesin kendinden önce toplumu düşünmesi ve toplumun da herkesi eşdeğerde tutarak gözetmesi ile gerçekleşir.
Uluslar arasında dayanışma da barışı sağlamlaştırır ve dünyada hakça bir düzen kurulmasını kolaylaştırır

SAĞLIKLI VE GÜVENLİ YAŞAM
Sağlıklı ve güvenli yaşayabilmek, doğuştan, herkesin isteğidir ve hakkıdır.
Bir ülkenin düzeni, tüm insanların sağlıklı ve güvenli yaşama isteği ve hakkını karşılayabildiği oranda geçerlidir.
Toplumu bir hapishaneye bir tutsaklar kampına veya bir kafese dönüştürerek de sağlıklı ve güvenli yaşama kavuşturma olanağı vardır; ama bu insanlık onuruyla ve insanın onu başka yaratıklara üstün kılan nitelikleriyle bağdaşmaz. Sağlıklı ve güvenli yaşam, özgürlükle, adalet ve eşitlikle birlikte gerçekleşirse insanlık onuruna yaraşır.
Dayanışma ve barış da, herkesin insanlık onuruna yaraşır yoldan sağlıklı ve güvenli yaşama olanağı elde edebildiği bir toplumda sağlam temellere dayanır.

BÖLÜM II: DEMOKRASİ
I - DEMOKRATİKLEŞME
2- ÖRGÜTLENME VE SİYASAL KATILIM
3- CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİNİN YAPİSİ VE İŞLEYİŞİ
4- SEÇİMLER
5- ÖZGÜR İNSAN, ÖZGÜR TOPLUM
6-DEMOKRASİYİ YAŞATABİLMEK VE DEMOKRASİYLE YAŞAYABİLMEK
7-ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK DEMOKRATİKLEŞME

Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Parti'sinin öncelik taşıyan görevi ve işleyişi, demokrasiye gerçektik ve işlerlik kazandırmaktır.
Bu öncelik, partinin sosyal ve ekonomik görev ve işlevlerini ertelemek anlamına gelmez, çünkü halkı yoksulluktan ve ezilmekten kurtaracak, yönetimde ve ekonomide halkın ağırlığını artırarak toplumdaki adaletsizlikleri ve insan kişiliğinin serbestçe gelişmesi önündeki engelleri giderecek bir düzen, ancak, demokrasinin halka katacağı güçle kurulabilir.
Demokrasiye gerçeklik ve işleklik kazandırabilmenin ve halkı demokrasiyle güçlendirebiîmenin temel koşulu ise, anlatım ve örgütlenme özgürlüklerini genişletmektir.
Düşüncelerini ve duygularını, gözlem ve bilgilerini, sözle, yazıyla veya sanatla açıklayabilen, başkalarına anlatabilen, gelecek kuşaklara aktarabilen ve soru sorup tartışabılen tek yaratık insandır. İnsan bu yeteneğini kullanarak, doğaya kendi yapıtlarını katar.
İnsana özgü bir başka yetenek de, değişik düşüncelere ve inançlara, değişik çıkarlara ve amaçlara göre örgütlenebilmesidir. İnsan toplumunu, "sürü" denen toplu yaşam biçimlerinden ayıran budur.
Bu tür çoğulcu örgütlenme, tek başlarına güçsüz olanlan dayanışmayla güçlendirir, tek başlarına seslerini duyuramayanların seslerini birleştirerek gürleştirir, böylece toplumda güçler dengesinin ve hakça bir düzenin yolunu açar.
Bu iki özgürlüğü, anlatım ve örgütlenme özgürlüklerini engellemek, insanı insan yapan, ona doğadaki üstün yerini kazandıran ve insan toplumunu büyüklerin küçükleri yediği "orman yasası" kapsamından kurtulma olanağına kavuşturan yetenekleri sınırlamaktır.
Gelişme ekonomide olduğu kadar, sosyal yapıda ve ilişkilerde de, düşünce ve değerlerde de, beklenti ve isteklerde de değişikliğe yol açar.
Yoksul bırakılan ve ezilen toplum kesimleri, gelişmeyle birlikte, toplumda, güçlerini artıracak yeni bir denge arayışına girerler.
Güçlü kesimlerse, bir yandan gelişmenin sağladığı yeni ekonomik olanaklardan yararlanmak, fakat bir yandan da, sosyal yapıda ve dengede gelişmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan değişim eğilimlerini önlemek ve kendi ayrıcalıklı durumlarım sürdürmek isterler. O nedenle, değişimi gerçekleştirebilmenin en etkili araçları olan anlatım ve örgütlenme Özgürlüklerini sınırlı tutmaya çalışırlar.
Sınırlamayı kamuoyuna veya güvenlikten sorumlu devlet kuruluşlarına haklı gösterebilmek için, bu özgürlükleri bir huzursuzluk ve çatışma etkeni gibi gösterecek tertiplere ve kışkırtmalara girişmekten bile kaçınmazlar.
Başarılı olurlarsa, ya toplumda patlamalara yol açılır; veya değişimden yarar uman, değişime az yatkın toplum kesimleri küskünleşip pasifleşirler. Gelişme, o kesimlerin dinamizminden yoksun kalarak duralar. Değişime açık toplum kesimlerinin gelişmeye hız ve süreklilik katabilmeleri, anlatım ve örgütlenme özgürlüklerini genişliğine bağlıdır.
Bu açıdan, anlatım ve örgütlenme özgürlükten, demokrasinin ve demokratik katılımın olduğu kadar, sürekli ve sağlıklı gelişmenin, sosyal yapıda ve dengede gelişme gereği olan değişimi gerçekleştirebilmenin ve hakça bir düzen içinde gelişme ürünlerini toplum yararına değerlendirebilmenin de teme! koşullarıdır.
Gelişme sürecindeki toplumda, değişik kesimlerin çelişen çıkarları ve özlemleri, ancak anlatım ve örgütlenme özgürlüklerinden yararlanarak bağdaştırılabilir. Uzlaşmaya ve sağlıklı bir dengeye dayanan bir toplum yapısı ancak böyle oluşabilir.
O nedenledir ki, anlatım ve örgütlenme özgürlüklerinin birlikte ve gereğince işlediği bir demokrasi, bir uzlaşma ve barış rejimidir.

CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'Sİ,
Demokrasiye gerçeklik ve işlerlik kazandırabilmek için; İnsanca ve hakça bir düzeni halk katılımıyla kurabilmek için; Gelişmeyi hızlandırabilmek, sürekli ve sağlıklı kılabilmek için;
Toplumda barış ve uzlaşma sağlayabilmek için,
Anlatım ve örgütlenme özgürlüklerini ve tüm demokratik hakları ve özgürlükleri genişletecektir; ve sağlam anayasal, yasal ve kurumsal güvencelere kavuşturacaktır.

ÖRGÜTLENME VE SİYASAL KATILIM
Partiler, seçimler, seçimle oluşan parlamento ve yerel yönetimler, demokrasinin gerekleri arasındadır;ama bunlar demokrasi için yeterli değildir. Bunların, bir yandan temel demokratik haklarla ve özgürlüklerle, bir yandan da örgün, sürekli ve etkin halk katılımı ve denetimi ile bütünlenmesi gerekir.
Toplumsal örgütler, partilerle ilişki kurmazlarsa, siyasette ağırlıklarım gereğince duyuramazlar;yönetim ve yasama çalışmalarını gereğince etkileyip deneti eye m ez ler; son uç olarak da katılımcı ve gerçek demokrasi değil, güçlülerin egemenliğinde bir seçkinler "demokrasi"si, daha doğrusu, adı "demokrasi" olsa bile, çağdaş demokrasiyle ilgisi bulunmayan bir rejim ortaya çıkar.
Siyasal partilerin örgütlenme Özgürlüğünü ve toplumsal ilişkilerini sınırlamak da onların, demokratik işlevlerini yerine getirebilmelerini engeller.
Nüfusu yüzbinleri bulan, hatta, yer yer, milyonu aşan ilçeler vardır. Bunlarda bir partinin, en çok dokuz üyeden oluşabilen bir yönetim kuruluyla, toplumun nabzını elinde tutabilmesi, kendi politikalarını ve mesajlarını halka iletebilmesi, çevre halkıyla, demokrasinin gereği olan yakın ilişkileri ve etkileşimi kurabilmesi olanaksızdır. Hele köylüye erişebilmesi çok güçtür. Parti Örgütlerine bu tür sınırlamalar konması , partileri görev yapamaz duruma , demokrasiyi de göstermelik duruma getirir.
Siyasal partiler, demokratik işlevlerini yerme getirebilmek için, toplumun ve ülkenin en uç noktalarına kadar tüm yerleşim birimlerinde örgütlenebilmen, diledikleri ve başarabildikleri kadar çok sayıda yönetim birimleri kurabilmelidirler.
Siyasal partiler, yalnız siyasetle ilgilenerek de görevlerini yapamazlar. Sosyal ve kültürel çalışmalar, partiler için, siyasal çalışmalar kadar önem taşır.
Demokrasinin gerçeklik kazanması ve sağlıklı işleyebilmesi için;
*Siyasal ve toplumsal örgütlenme serbest olmalıdır.
*Halk, siyasete, örgün ve etkin biçimde katılabilmelidir.
*Parti üyelerinin parti çalışmalarına, yönetimine VJ denetimine olabildiğince geniş Ölçüde katılımı sağlanmalıdır
*Partiler ve politikacılar, toplumla yaygın ve sürekli etkileşim kurebilmelidirler, politikalarını, dayandıkları toplum kesimleriyle ve o kesimlerin örgütleriyle birlikte oluşturabilmedirler; alacakları kararların, hazırlayacakları yasaların geçerliliğini böyle bir iletişim ve etkileşim sürecinde, önceden ölçebilmelidirier.
* Bu olanağı elde edebilmek üzere, partiler, değişik amaçlı toplumsal örgütlerle de onları asıl işlevlerinden uzaklaştır- maksızm, işbirliğine girebilmeli;aynca kendilerine bağlı demekler, kulüpler, vakıflar kurabilmelidirler.
Bunlar engellenir ve yasaklanır da, türlü adlar veya kılıflarla ya da yer altı çalışmalarıyla, siyaseti etkileme olanağı bulan gruplar karşısında, hatta bu olanağı elde edebilen dış kökenli bazı kuruluşlar karşısında, partiler eli kolu bağlı duruma düşürülürse, partiler de, siyaset de, yönetim de ve giderek toplum da yozlaşır.
Bu engeller ve yasaklar kaldırılmazsa, partiler ve politikacılar, hem sorumluluklarının gereklerim yerine getiremezler, hem de her şey d en sorumlu tutulurlar. Bu yüzden halk, partilerden soğur.
Bu engeller ve yasaklar kaldırılmazsa, halk politikanın, etkisiz ve ilgisiz seyircisi durumuna sürüklenir.
Meydan, bir yandan egemen güçlere, yetkilerini halktan değil varlıklarından veya baskı olanaklarından alan güçlere, bir yandan da açık veya gizliliklere ve militan gruplara kalır.
Politika , demokrasiye ısınamayanların deyimiyle, o zaman "çirkin"Ieşip "çamur"laşır.
Sorumlu politikacıların ve toplumsal örgütlerin bıraktığı boşluktan yararlanan, şiddet eylemcileri, mahallelere, köylere kadar sızma olanağı bulurlar.
Sonuç olarak, toplumda uyanan hayal kırıklığı, doyumsuzluk ve güvensizlik, dikta heveslilerine gerekçe sağlar, yol açar.
Toplumun bazı kesimleri demokrasinin yokluğunda da seslerini az veya çok duyurabilir, yasama ve yürütme organlarını az veya çok etkileyebilir, haklarım bir ölçüde olsun koruyabilirler.
Fakat özellikle köylüler ve işçiler, demokrasinin varlığı ile yokluğu arasındaki , demokrasinin işlediği dönemlerde kesintiye veya kısıntıya uğradığı dönemler arasındaki farkı günlük yaşamlarında, can evlerinde duyarlar. Onlar ancak demokrasi gereğince işliyorsa ezilmekten, sömürülmekten kurtulmayı, haklarını korumayı, durumlarım iyileştirmeyi umabilirler. Köylüler ve işçiler için demokrasi, manevi doyurucu!uğunun ötesinde, işlevsel değer taşır. O nedenle demokrasinin değerini en iyi bilenler köylülerle işçilerdir.
Partiler köylerde örgütlenemiyor ve köylüler o yoldan siyasete kanlamıyorlarsa, derneklerin köylerde şube açması bile yasaklanıyorsa, başlı başına bir demokrasi okulu olan kooperatifçilik Aşırı devlet müdahaleciliği ile demokratik niteliğini yitirmişse; sendika yöneticiliği ile milletvekiliğibağdaşmıyorsa; bu koşullar altında köylüler de, işçiler de demokratik katılım sürecinin dışına itilmiş ve demokrasinin toplumdaki can daman kesilmiş demektir.
Meslek kuruluşları, gelişen bir toplumda yaşamsal önem taşır. Bu kuruluşlar siyasal konularda görüş açıklayamıyorlarsa, kendi sorunlan siyasal sorunlardan soyutlanamayacağma göre, yasal işlevlerini bile gereğince yerine getiremezler. Sendikacılar gibi.
bu kuruluşların yöneticileri de milletvekili seçildiklerinde, kuruluşlardaki görevlerini bırakmak zorundaysalar, toplumun en dinamik bazı kesimleri yasama organı dışına İtilmiş ve siyasete gereğince ağırlıklarını koyamamış olurlar.
Bu tür sınırlamalardan ve yasaklardan, meslek gruplarıyla birlikte siyasal yaşam da büyük zarar görür.
Yüksek Öğrenim gençliğine parti üyeliğinin ve örgütlenmenin yasaklanması ve genel olarak gençlerin siyasal hak ve katılımlarının sınırlanması ise, bir takım yasa dışı güçlerin ve karanlık amaçlı çevrelerin, gençlikteki dinamizmi kendi amaçlan ve çıkarlan uğrunda kullanabilmelerini, hatta şiddet eylemlerine yöneltebil m el erini kolaylaştmr.
Bu tuzaklara düşmeyen gençlerden bazı lan ise, enerjılerini ve heyecanlarını, sağlıksız bir takım alışkanlıklara sürüklenerek sürdürme eğilimine kapılabilirler.
Ülkemizde gençliğin yer yer şiddet eylemlerine yöneltilebildiği yıllarda, demokratik işleyişli büyük partilerin Örgütlerine katılarak siyaset yapan gençler, yasa dışı eylemlere karışmamışlardır.
Siyasal partilerin yüksek Öğrenim gençliği arasında örgütlenebilmesi, gençlerin dinamizmine ve heyecanını ve topluma yararlı olma isteğim yasal sınırlar içinde demokratik disiplin altına alabilmenin en geçerli yoludur.
Siyasetin eğitimi kendi içindedir. Siyaset, yaparak öğrenilir.
Demokratik alışkanlık ve davranışlar yaşanarak kazamlar. Gençliği örgün siyasetin dışına itmek, insanları eğitime en açık oldukları bu çağda ve ortamda, siyasal eğitim görmekten alıkoyar. Bundan da ülkenin siyasal yaşamı zarar görür. Siyasa! partiler ve kadrolar verimli bir fidanlıktan beslenme olanağını yitirirler.
Partilerin yüksek Öğrenim gençliğiyle ilişki ve iletişim kurama- malan, üstelik, panileri, politikacı lan, dolayısıyla da devleti, gençlik sonınlanyla bilgili ve anlayışlı biçimde ügılenemez duruma düşürür.
Bu nedenledir ki, demokrasinin bilincine vanimış ülkelerde, gençliğin siyasetle ilgilenmesi değil, zaman zaman siyasete ilgisinin azalması, bir kaygı konusu olmaktadır.
Öte yandan, üniversite öğretim üyelerine siyasetle ilgilenmenin, siyasal görüş açıklamanın, partilerde hiç değilse partilerin merkez organlannda veya danışma kurullannda görev almanın yasaklanması t partileri ve siyasal yaşamı, ülkenin en zengin uzman kaynağından uzak düşürür. Partiler, o yüzden, iktidarda veya muhalefette, işlevlerini gereğince yerine getirebilmekte büyük zorluk çekerler.
Çağımızda uzmanlık dalları, politikacıların kendi başlarına kav raya m ayacak lan kadar çoğalmıştır. Partiler geniş uzman kadrolannın, bilim adamlanmn katkısı olmaksızın, toplum sorunlarına geçerli çözümler oluşturamayabilirler.
Özellikle sosyal ve siyasal bilim dallarında ve uygulamalı bilim dallarında uzmanlaşan üniversite öğretim üyeleri de, bir ölçüde olsun siyasetle ilgilenmedikçe ve siyasal deneyim kazanmadıkça, "fildişi kule"debiiim yapmanın sakıncaları ile karşı karşıya gelebilirler ve toplum gerçeklerine uyum sağlamakta güçlük çekebilirler, hatta toplum gerçeklerini gereğince değerlendiremeyebilirler.
Tüm bu nedenlerle Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Parti, siyasal ve toplumsal örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri; köylülerin, örgütlü halk kesimlerinin, o arada sendikalarla meslek kuruluşlarının ve yüksek öğrenim gençliğiyle üniversite öğretim üyelerinin siyasetle önündeki engelleri kaldırmaya uğraşacaktır.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Parti, halktan büyük ölçüde soyutlanan demokrasiyi, etkin, örgün ve sürekli halk katılımıyla somutlaştırmak için, gerek toplum düzeyinde gerek kendi içinde uğraş vermeyi, demokratikleşme yolunda öncelik taşıyan bir görev saymaktadır.

CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİNİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Parti1 sin in amaçladığı insanca ve hakça düzenin gerçekleşmesi yolundaki çabalar, toplumun her kesiminden gelebilecek katkılara açıktır. Toplum yararını kendi kısa dönemli çıkarlarına üstün tutma erdemini ve uzgörüsünü gösterebilenlerden gelebilecek katkılar, ayrıca değer taşır ve toplumsal uzlaşmayı kolaylaştırır.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Parti'sinin amaçladığı İnsanca ve hakça düzen önündeki engeller, bunların ötesinde, asıl, yaşamlarını emeğiyle kazananların, dar ve orta gelirlilerin, etkin örgütlenmesi ve dayanışması ile aşılabilir.
Böyle bir örgütlenme ve dayanışma,
*Egemen çevrelerin ekonomideki, toplumdaki ve yönetimdeki ağırlıklarını sınırlayan sağlıklı bir sosyal güçler dengesi oluşturarak, çoğulcu ve katılımcı demokrasiye gerçeklik kazandırabilmek için; ve Siyasal demokrasinin tanıdığı haklan ve özgürlükleri değerlendirmede herkesi eşit duruma getirebilmek için gereklidir.
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Parti, toplumsal örgütlenmemiz ve dayanışmanın özlenen düzeye erişmesine, kendi yapısı ve işleyişiyle Örnek olmak ve katkıda bulunmak zorundadır.
O bakımdan, bir partinin örgütlenme biçimi, yapısı ve çalışma kuralları tüzük konusu olsa bile CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ ‘nin özelliği ve işlevi, bunlara ana ilkeleriyle, programda da öncelikli yer verilmesini gerekli kılmaktadır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, eski denemelerdeki aksaklıklardan, eksikliklerden, dengesizliklerden arındırılmış ve sağlıklı biçimde genişletilmiş bir demokrasiyi, bir siyasal parti için geçerli olabilecek yönleriyle, ilkin kendinde uygulayacaktır.
Bunun halkı yönetimde elkinleştıren; özgürlükleri yetkiyle, hakları sorumlulukla bütünleyen, toplumsal dayanışmayı, uzlaşmayı, barışı güçlendiren;ulusal birliği pekiştiren; insanca ve hakça gelişmeyi kolaylaştırıp hızlandıran bir demokrasi olacağını Önce kendi yapısında ve işleyişinde gösterecektir.
Bir yandan, siyasal ve toplumsal örgütlenme haklarım ve özgürlüklerini gereğince genişletmek için uğraş verirken, bir yandan da, yürürlükteki sınırlamaların sakıncalarını kendi yapısı ve işleyişi ile olabildiğince azaltmaya çalışacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'nin bunda başarılı olabilmesi için:
Partide her üye görevli, yetkili ve sorumlu olacaktır. Parti çalışmalarına ve parti politikalarının oluşumuna tüm üyeler etkin biçimde ve sürekli katılacaklardır.
Tüm üyeler CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE anlayışını geliştirecek yönde, toplumsal ve ekonomik örgütlenme bilincini ve bilgisini yaygınlaştırabilecek biçimde ve ülke ve dünya sorunları Ü2erinde sürekli eğitileceklerdir.
Partinin yönetim birimlerine yapılacak seçimlerde belirli hizmet,başarı ve parti için eğitim ölçülerine uygunluk koşullan gözetilecektir.
Genel seçimler ve yerel yönetim seçimleri için adayların belirlenip sıralanmasında da, üyelerin gözlemleri ve değerlendirmeleri başlıca etken olacaktır.
Gerek üyeler arasında, gerek üyelerle parti yönetim birimleri arasında sürekli iletişim ve etkileşim sağlanacaktır. Üyelerden, yörelerindeki veya kendi çalışma alanlarındaki yurttaşlarla ve kuruluşlarla da kişisel ilişkilerini geliştirmeleri beklenecektir.
Tüm üyeler yerel sorunlara, değişik toplum kesimlerini ilgilendiren sorunlara, toplumsal dayanışmayla ve ortak girişimlerle, hakça çözümler getirebilmesi için uğraş vereceklerdir, Böylece halkın özgüveninin ve etkisinin artmasına katkıda bulunacaklardır.
*Toplumsal ve ekonomik örgütlenmeden, eğitime, kültüre sanata,spora ve özel ilgi alanlarına kadar, toplumun sağlıklı ve dengeli gelişmesine ve insan kişiliğinin gelişmesine katkıda bulunabilecek her konuda, üyelerin yapacakları sosyal çalışmalar, en az siyasal çalışmaları kadar önem ve ağırlık taşıyacaktır. Fakat sosyal çalışmalara particilik karıştırmayacaktır. Bu çalışmalar topluma CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT doğrultuda yararlı birer yurttaş olmanın gereği olarak yapılacaktır.
*Türk toplumunun gelişmesine, ulusal sorunlarımızın ve haklarımızın dünyaya tanıtılıp savunulmasına ve başka ülkelerde çalışan veya öğrenim görmekte olan yurttaşlarımızın sorunlarının çözümüne, o yurttaşlarımızın da ortak katkılarını sağlamak ıçin çaba gösterilecektir.
" Demokratik ülkelerde çalışan yurttaşlarımızın, o ülkelerde edindikleri demokratik deneyimi ve birikimi Türkiye ye aktarabilmeleri için etkili kanallar oluşturulacaktır,
*CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE'nın öngördüğü toplum yapısı için gereken sosyal güçler dengesi öncelikle parti yapısında gözetilecektir.
*Etkin ayrımcılığa, din ve mezhep ayrımcılığına, "yerli- yabancı" ayrımcılığına ve seçkinliğe, o arada "aydın-halk" ikiliğine, parti yapısında ve çalışmalarında yer verilmeyecektir; toplumda da bu tür ayrımcılık eğilimlerine karşı konularak, ulusal birliğin pekiştirilmesine katkıda bulunulacaktır.
*Kadın-erkek eşitliğine daha şok gerçeklik kazandırabilmek,toplum sorunlarının çözümüne kadın yaklaşımını gereğice değerlendirebilmek, ve demokratik kültürün gelişmesini evden başlatabilmek için, parti çalışmalarına kadınların etkin katılımı Özendirilecektir.
*Üyeler arasında CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE anlayış ve doğrultu bakımından tutarlılığa özen gösterilecektir; bu anlayışın ve doğrultunun toplumda yaygınlaşmasına çalışılacaktır. Ancak, başka doğrultudaki düşüncelerin de toplumda, demokrasi kurallarına uygun olarak, örgütlü ve barışçı biçimde, özgürce açıklanabilmesi için uğraş verilecektir.
*Üyelerin, sosyal ilişkilerinde CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE anlayışın vc doğrultunun gerekli kıldığı davranış kurallarına uymaları gözetilecektir.
*Fani çalışmaları için maddi kaynak sağlamada, kimseye çok yük olunmamasını ve kimseye maddi olanaklardan ötürü partide üstünlük kazandırılmamasını gözeten hakça ölçüler içinde, tüm üyelerin düzenli katkısına ağırlık verilecektir
*Partiye gelir sağlamak için düzenlenecek toplantıların ve yapılacak çalışmaların, partiyle halkı yabancılaştırmayacak vc parti doğrultusuna gölge düşürmeyecek türlerde olmasına özen gösterilecektir.

SEÇİMLER
Ülkemizde küçük partilerin Millet Meclisinde temsil olanağına seçim sistemiyle geliştirilen sınırlama, büyük sakıncalar doğuracak kadar geniş tutulmuştur. Sınırlamanın bu kadar geniş tutulmasının gerekçesi, Mecliste bir partinin tek başına çoğunluk sağlayabilmesini kolaylaştırmak, öylelikle koalisyon hükümetlerine meydan bırakmamaktır.
Geçmişte, Türkiye de koalisyonların iyi işlememesi, koalisyonun aslında kötü bir şey olmasından değil, Türk siyasal yaşamının üst düzeylerinde uzlaşmaya yatkınlığının gelişmemiş bulunmamasındandır. Sorunun çözümü, uzlaşmayı gereksiz kılmak değil, uzlaşma yeteneğini ve yatkınlığını geliştirmektir. Çünkü uzlaşmasız demokrasi yaşayamaz.
Birçok demokratik ülkeler, bunalımlardan koalisyon hükümetleriyle esenliğe çıkabilmişlerdir; demokrasilerini, uzun koalisyon hükümetleri hatta azınlık hükümetleri dönemlerinde güçlendirebilmişlerdir; gelişmelerini o dönemlerde hızlandırmışlardır;koalisyon veya azınlık hükümetlerinin uzlaşmayı zorunlu kılıcı etkisi altında, demokrasiyi barış ve huzurla bağdaştırabiImişlerdir.
Koalisyon hükümetlerine gereksinme duyulmasın diye küçük partilere parlamento yolu tıkanınca, büyük partilerin, o arada iktidardaki çoğunluk partisinin, kendi içlerinde birer koalisyona dönüşmeleri ve iç yapılarında tutarsızlığa, uyumsuzluğa sürüklenmeleri tehlikesi ortaya çıkar. İç yapıları tutarsız partiler de, parlamentoda tek başlarına büyük çoğunluk sağlayarak iktidara gelseler bile, tutarlı bir iktidar oluşturamazlar
Çünkü Parlamentoya kendi partileriyle girebilme yolunu tıkalı bulanlar büyük partilere sızma yollarını ararlar. Bunlar, etkili ve dinamik biçimde kemikleşerek, büyük partilerin, o arada iktidar partisinin yönetimini ele geçirebilirler.
Böylelikle, bir takım zorlamalarla ve yapay önlemlerle, koalisyon hükümetleri önlenmeye çalışılırken, koalisyon durumunda partiler ortaya çıkar; ve çoğunluk iktidarı güvence allına alınmak yerine, çoğunluk partisinin sırtından azınlık iktidarına olanak sağlanır.
Demokrasi, değişik veya karşıt görüşleri bünyesinde toplayan büyük fakat tutarsız partilerle güçlenemez. Demokrasi, her görüşün serbestçe örgütlenebilmesiyle güçlenir. Siyasal örgütlenmeye getirilen yapay sınırlamalar, istenenin tam tersi sonuç verir ve ulusal iradenin parlamentoya ve siyasal yaşama gereğince ve sağlıklı biçimde yansımasını da, iktidarların etkinleşebilmesını de engeller.
Bu nedetıle CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si. seçim sisteminde partiler önünde konan aşın yükseklikteki barajlan, sağlıklı bir demokrasiyle bağdaşabilir düzeye indirecektir.
Uzlaşmadan kaçarak değil, uzlaşmayı gereksiz kılarak da değil, uzlaşma alışkanlığını toplumda yerleştirerek, demokrasinin sağlıklı işleyebileceği ve süreklilik kazanacağı bir ortam oluşturmaya çalışılacaktır.
"Sakıncair görüşleri Önlemenin de yolu, bir takım yasaklar koyarak örgütlenmelerini ve açığa çıkmalarını engellemek değil, demokrasinin açıklık ortamında halkın iradesiyle onlan etkisizleştirmektir.
Demokrasi, örgütlü halk kesimlerinin yönetime ağırlıklarım koyabildikleri, o arada parlamentoda seslerini duyurabildikleri cranda gerçeklik ve güç kazanır,
Oysa Türkiye de, sendikaların, meslek kuruluşlarının ve bir çok halk sektörü kuruluşlarının yöneticileri, milletvekili olabilmek için, bu görevlerini bırakmak zorundadırlar.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, örgütlü halk kesimlerinin parlamentoda temsili önüne konulan bu haksız ve demokrasiyle bağdaşması olanaksız engeli kaldırmak için uğraş verecektir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, yurt dışında çalışan yurttaşlarımıza Türkiye deki seçimlerde oy hakkı tanıyarak, onların demokratik gelişmemize katkıda bulunabilmeleri olanağını sağlayacaktır.
Gençliğin demokratik katılımını genişletmek ve gençliğin dinamizmini siyasal yaşama yansıtabilmek için, seçmen yaşı ve partilere üyelik yaşı İS e, seçilme yaşı da 25 e indirilecektir,

ÖZGÜR İNSAN, ÖZGÜR TOPLUM
Özgürlük, insanı insan yapan niteliklerin özüdür.
Su özden aldığı güçle, insan , doğadaki üstün yerini kazanır; yeteneklerini sürekli geliştirir, düşüncenin, bilginin ve bilimin önündeki sınırlan sürekli genişletir ve kendi kendini aşar.
Bu özden aldığı güçle, insan, baskıya karşı direnir
Özgür toplumun özü ve kaynağı özgür insandır. Özgür insanın güvencesi de özgür toplumdur,
Özgürlüğü yalnız kendileri için veya kendileri gibi düşünenler için isteyenler özgür değil bağnazdırlar. Bağnazlığın yaygın olduğu bir toplumda ise, demokrasi yaşayamaz.
Kendi özgürlüğünü koruyup genişletebilmek için, kendi özgürlüğünün de güvencesi olan demokrasiyi yaşatmaya ve genişletmeye katkıda bulunabilmek için, insan, bütün toplumun, o arada kendi gibi düşünmeyenlerin de özgürlüğünü de savunmak zorundadır.
Bu zorunluluk değişik veya karşıt düşüncelerin, demokrasiyi yaşatıp güçlendirmek uğrunda dayanışmalarını ve uzlaşmalarını gerektirir. O açıdan, demokrasi, bir kargaşa, kutuplaşma ve kavga rejimi değil, uzlaşma ve dayanışma rejimidir.
Değişik veya karşıt düşüncelerin özgür ve açık tartışma ortamında karşılaşmasından, çok sesli uyum doğar ve ulusal birlik bu dinamik uyumdan kaynaklanır. Tek sesli, tek seçenekli toplumsa, uyumlu değil uyuşuk toplumdur.
İnsanlığın, bilimin ve toplumların ilerlemesi, genellikle, zamanında yasak olan veya sakıncalı sayılan düşüncelerle sağlanabilmiştir. Dünyanın yuvarlak olduğu bile, ancak, yasaklara karşın söylenebilmişti.
Değişik düşüncelerin ve seçeneklerin özgürce, açıklanıp tartışılabildığibîr ortamda, insanın, kendi düşüncelerini, yargılarını sınayabilmesi, yanılgılardan kurtulabilmesi ve kendini aşarak kişiliğim geliştirebilmesi kolaylaşır. Değişik seçenekler arasında özgürce seçimler yapabilen veya bireşimler (sentezler) kurabilen toplum da karmaşık sorunlara geçerli çözümler bulabilmede, darboğazları aşarak ilerleyebil m ede ve tehlikeleri önceden görerek önleyebilmede, tek sesli, tek seçenekli toplumlardan çok daha başarılıdır.
Düşüncelerin özgürce açıklanabilmesi, demokrasi için gereklidir ama yeterli değildir.
Gerek açıklanan düşüncelerin, gerek bilginin, toplumda serbestçe ve yaygın biçimde dolaşabilmesi de sağlanmalıdır.
Bunun için, iletişim hakkı ve olanaklan genişletilmeli, toplumda herkesin ve her kesimin eşitlikle yararlanabileceği düzeye erişmelidir. Güçsüzler, Özgürce Örgütlenip birleşerek, seslerini, en az güçlüler kadar gürleştircbilmeli, değişik düşünceler ve seçenekler, kitle iletişim araçlarıyla, topluma özgürce ve dengeli bir biçimde yayılmalıdır.
Yurttaşların eksik veya tek yanlı bilgilere dayanarak oy kullanmak ve yasaklarla, sı m damalar la daraltılmış seçenekler arasından seçme yapmak durumunda bırakıldıkları bir seçim, gerçek anlamda serbest seçim sayılmaz ve toplumun gerçek iradesini yansıtamaz.
Özgür İnsanlardan oluşan özgür bir toplumda demokrasiye gerçeklik kazandırabilmek için
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİ:
*Ulusal birliği ve güvenliği, ülke bütünlüğünü, toplumda barışı ve huzuru tehlikeye düşürebilecek eylemlere karşı demokratik hukuk devleti kurallarına uygun etkili Önlemler getirirken; hukuk düzenini "düşünce suçu" kavramından arındıracaktır.
*Her alanda, her toplum kesimine örgütlenme hakkı ve özgürlüğü tanırken; toplum sorunlarının içiçeliğini, karmaşıklığını ve siyasal konulardan soy uzanamayacağını göz önünde tutarak, toplumsal Örgütlere her konuda düşünce ve isteklerini açıklama özgürlüğü sağlayacaktır.
*Basın ve yayın özgürlüğü üzerindeki demokrasiye aykırı sınırlamaları kaldıracaktır.
Yayınlara ve sanat yapıtlarına yargı organlarının kararları dışında yasaklar konabilmesini Önleyecektir.
Basımevlerini, sansür uygulayıcısı durumuna getirecek olan, el konulma tehdidinden kurtaracaktır.
Gazete ve dergi yayımcılığında ve dağıtımında, devletin
fırsat eşitliğine yansız ve hakça katkısını sağlayıp kurumlaştıracakıir.
Yerel basına, yöresel iletişim işlevim daha etkin biçimde yerine getirebilme olanağını sağlayacaktır.
Devlet radyosuna ve televizyonuna, ilgili kamu kuruluşlarından başlıca siyasal partilerle toplumsal örgütlerin dengeli gözetiminde, ve yansızlığı güvence altına alıcı kurallarla özerklik tanıyacaktır.
*Üniversitelerin, planla belirlenen gelişme hedeflerine uygun nitelikte ve nicelikte eğitilmiş insan gücü yetiştirmeleri ve yine bu hedeflerin gerektirdiği araştırmalara katkıda bulunmaları bir düzene bağlanırken. Öğretimde, bilimsel çalışmalarda vc yönetimde özerklikleri, ve üniversite Öğretim üyelerinin anlatım özgürlükleri güvence altına alınacaktır.
*Kişilerin haklarının vc özgürlüklerinin yönetsel kararlarla kısılması Önlenecektir.
*Toplantı ve gösteri yürüyüşleri özgürlüğü güvenlik açısından gerekenin ötesinde sınırlanmayacaktır.
*Toplu dilekçe verme ve bildiri yayınlama özgürlüğü güvence altına alınacaktır.

DEMOKRASİYİ YAŞATABİLMEK VE DEMOKRASİYLE YAŞAYABİLMEK
Başlangıcı ondokuzuncu yüzyılın ikinci yansına kadar giden demokratikleşme sürecinde, Türk toplumu, artık demokrasi siz yaşamayı düşünemez noktaya gelmiştir. Üstelik bir çok demokratik ülke de, artık, demokrasiden yoksun bir Türkiye düşünememektedır.
Toplumun siyasal bilinci ve yönetimi ve Türkiye 'nin dünyadaki yeri bakımından, bu önemli bir aşamadır.
Ancak, Türk toplumu, henüz, demokrasiyi verimli ve kesintisiz işletebilir ve demokrasiyle huzur içinde yaşayabilir duruma erişebilmiş değildir.
Ne demokrasiyle, ne de demokrasisiz olabilmektedir.
Bu açmazı aşabilmenin, bu çelişkiyi giderebilmenin tek bir tılsımlı çözümü yoktur: bunun, birbiriyle bağlantılı değişik koşulları, gerekleri vardır.
O koşulların, gereklerin başında,
* Değişik ve karşıt düşüncelerin özgürce ve barış içinde açıklanıp tartışılabilmesi:
*Düşünce!eri veya çıkarları çatışan toplum kesimlerinin ve siyasal partilerin, barış içinde yan yana yaşayabilmeleri, gereğinde ulusun esenliği, devletin güvenliği, toplumun dirliği düzenliği için, ayrılıklarını saklı tutarak da olsa, uziaşabilmeleri ve işbirliği yapabilmeleri :birbirlerini hem denetleyerek hem de bütünleyerek:ge]işmeye katkıda bulunabilmeleri: ve
*Sivil yönetimin, toplumda huzuru ve güvenliği, demokrasi kurallarından sapmaksızın etkili biçimde sağlayabilmesi gelir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sı. demokrasiyi yaşatabilmenin ve demokrasiyle yaşayabilmenin bu temel koşullarını vc gereklerini Türk toplumunda ve devlet yönetiminde yerleştirmek , sağlam ve köklü geleneklere kavuşturmak için çaba gösterecektir.
Kendi düşüncelerini açıklar ve gerçekleştirmeye çalışırken, karşı düşüncelere de saygılı ve anlayışlı olmanın somut örneğini kendi davranışında verecektir.
Kendi doğrultusundan sapmaksızın, kendi ilkeleriyle ve amaçlarıyla tutarsızlığa düşmeksizin: ulusun ve devletin yaran, toplumun dirliği düzenliği uğrunda, diyaloga vc uzlaşmaya açık olacaktır.
Demokrasi kuralları içinde ve demokrasiye de güç katacak biçimde, sivil yönetimi etkili kılmaya, huzuru vc güvenliği sağlamaya çalışacaktır.
Yaşama hakkı dokunulmaz bir haktır: ve bu hakkı korumak devletin başlıca görevlerindendir. Devlet bu görevi yerine getirebilmek için gerekli yetkilerle donatılmalıdır.
Ancak, yaşama hakkını özgür yaşama hakkıyla eşdeğerde tutan kendine saygılı bir toplum, bu yetkilerin , demokratik haklarda ve özgürlüklerde herhangi bir kısıntıya neden olmamasını ve demokratik hukuk devleti kuralları içinde kullanılmasını gözetir.
Can güvenliği uğrunda demokrasiden uzaklaşıldıkça, başka haklarla birlikle, yaşama hakkı da büsbütün tehlikeye düşer.
Tüm insan haklarının olduğu gibi, yaşama hakkının da en sağlam güvencesi demokrasidir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, yaşama hakkını, sağlıklı işleyen gerçek demokrasinin güvencesine kavuş¬turacaktır.
Demokratik bir ülkede şiddet eylemciliği , yaşama hakkından önce tahnbe yöneliktir.
Demokratik bir ülkede ideolojik amaçla şiddet eylemine başvuranlar, ideolojilerini, halka gönül rızası ile benimsetebilme umudu bulunmayanlardır. "Tek yol" saydıkları, seçeneksiz olduğunu sandıklan doğrultularına toplumu sokabilmek için zor kullanmaktan başka çareleri olmadığını düşünürler. O yüzden, demokrasinin bilinçli düşmanlarıdırlar.
Değişik doğrultular, yollar arasında seçme özgürlüğü tanıyan demokrasiyi karşılarında bir engel gibi görürler. O engeli 44 ortadan kaldırab ilmek uğruna, halkı demokrasiden soğutmaya, özgürlükten yıldırmaya uğraşırlar, bu amaçla, demokraside can güvenliği sağlanamayacağı izlenimi yaymaya ve toplumu sindirerek teslim almaya çalışırlar.
Ayrıcalıklı durumlarını sürdürebilmek için demokrasiden kurtulmak isteyen bazı çevreler de, şiddet eylemlerinin ideolojilerini benımsemeseler bile, bazen taktik nedenle onlara destek olur veya göz yumarlar.
Bu açıdan, şiddet eylemleri karşısında can güvenliğini ağlama, yaşama hakkını koruma gerekçesiyle demokrasiden uzaklaşmak, şiddet eylemcilerine verilebilecek en büyük ödündür, demokrasiyi demokrasi düşmanlarına yenik düşürmektir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, demokratikleşme sürecinin gereği olan haklan ve özgürlükleri genişletirken, yaşam hakkının zedelenmemesine, can güvenliğinin gölgelenmemesine özen gösterecektir.
Bunun yanı sıra, ulusal birliğin ve ülke bütünlüğünün sarsılmamasını gözetecektir.
Hiçbir hak veya özgürlük, toplumda şiddeti destekleyici veya özendirici yönde kullanılamayacaktır. Hiçbir haktan veya özgürlükten ayrılıkçı amaçlarla yararlanamayacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, şiddet eylemlerine karşı güvenlik önlemlerini, sivil yönetim altında ve demokratik hukuk devleti kural lan içinde etkili kılarken, bir yandan da,
*İzleyeceği sosyal ve ekonomik politikalarla, toplum yapısını, kutuplaşmaya, çatışmaya ve şiddet eylemlerine ortam hazırlayıcı adaletsizliklerden ve bozukluklardan arındıracaktır.
*Gelişmeyi yurdun her bölgesine dengeli biçimde yaygınlaştırarak; soy veya köken, din veya mezhep, anadil veya bölge ayrımcılığı gözetmeyen bir milliyetçilik ve ulusal birlik anlayışını devlet yaşamında ve toplumsal ilişkilerde özenle gözeterek, bölücü veya ayrılıkçı akımları etkisizleştirecektir; ve
*İdeolojik veya dinsel bağnazlığı önleyici, uygarca tartışmaya ve uzlaşmaya açık, insancıl, demokratik ve barışçı bir eğitimi ve kültürü yaygınlaştırıp kökleştirecektir.
Sivil yönetimi etkili kılmak, demokrasinin önde gelen koşullarından biri olmakla beraber, sivil yönetimle demokrasi eş anlamlı değildir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, iç güvenlik konusunda olsun, kamu düzenini ilgilendiren başka konularda olsun, sivil yönetimi etkinleştirirken, yönetimin demokratikleşmesini ve bunalım dönemlerinde de, demokratik çizgiden uzaklaşmamasını göz önünde tutacaktır.
8u amaçla, sivil yönetimin yetkilerini artıran olağanüstü durum ilanı, başlıca partilerin ortak sorumluluk üstlenecekleri bir yansız hükümet kurulması kuralına bağlanacaktır. Böylelikle:
*Bunalımlı dönemlerde siyasal partilerin uzlaşma, dayanışma ve işbirliği yolu açılmış olacaktır; ve
*Güvenlik gerekçesiyle alınacak olağanüstü önlemlerin başka amaçlarla kullanılması, yan tutar biçimde uygulanması veya demokrasiyi zedelemesi önlenecektir.
Yerlerini bu tür bir hükümete bırakmak istemeyen iktidarlarsa, olağanüstü durum ilanına yol açmamak için, görevlerini ve sorumluluklarını daha yeterli biçimde yerine getirme zorunluluğu duyacaklardır.
Sıkıyönetim yetkileri ise, temel hakların ve özgürlüklerin özü korunur biçimde düzenlenecektir.
Şiddet eylemleri karşısında, insanların yaşama hakkını ve toplumun huzurunu tehdit edici olaylara karşı etkili önlemler alınırken, yönetim yasalara saygılı, barışçı, yurttaşları baskı altına alma olanağı sağlayan demokratik hukuk devleti kurallarına uymayan yetkilerle donatıImayacaktır, Güvenlik gerekçesiyle yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini sınırlamak yerine, yönetimlerin, bu haklan ve özgürlükleri engellemelenne ve yan tutar biçimde davranmalarına karşı güvenceler getirilecektir.
Demokratik denetime kapalı hiçbir güvenlik düzenlemesine yer verilmeyecektir.
Şiddet eylemlerine, yer altı eylemlerine, yıkıcı veya ayrılıkçı eylemlere karşı, ya da "dolaylı saldın" veya "özel savaş" gibi terimlerle tanımlanan dış tehditlere karşı bu tür eylem veya tehditlerde bulunanlarca uygulananlara benzer yöntemler hiçbir koşul altında kullanılmayacaktır. Her tehlikeyle, ancak, demokratik hukuk devleti kurallan çerçevesinde ve açıklık ilkesine uygun biçimde mücadele edilecektir.
Demokratik hukuk devleti kurallarının ve açıklık ilkesinin dışına çıkılarak yürütülecek bir mücadele, toplumun huzurunu ve ulusal birliğini sarsıcı, gerek toplum için gerek düzenli iç ve dış güvenlik kuvvetlen için hedef şaşırtıcı sonuçlar doğurur. Bunun örnekleri bazı ülkelerde görülmüştür. Demokratik hukuk devleti kuralları ve açıklık ilkesi dışında yöntem ve düzenlemeler, örtülü olduğu için, demokratik katılıma ve denetime açık olmadığı için, karanlık amaçlı siyasal grupların, dost veya düşman dış güçlerin, o arada doğrudan doğruya tehdit oluşturan unsurların sızmalarına çok elverişlidir. O yüzden, amaçlananın tam tersi sonuçlar verebilir.
Nitekim, Kurtuluş Savaşımızın ilk aşamasında benzer tehlikeler zamanında fark edilmiştir: ve dış istilâcı güçlerin yanı sıra, gerillalarla, çetelerle, çeşitli yıkıcı, bozguncu veya ayrılıkçı unsurlarla mücadele edilirken bile, o tür yöntem ve düzenlemelerden kaçınılmıştır. Tehdit oluşturan gizli veya düzensiz güçlerin karşısına bile ancak düzenli devlet gücüyle çıkılmıştır Kurtuluş Savaşından sonra sağlam bir devlet kurulması ve ulusal birliğin pekiştirilmesi ancak öyle güvence altına alınabilmiştir.
Dış veya iç tehditler karşısında güvenlik pekiştirilirken, yakın tarihimizin bu başarılı örneği, onurlu bir devlet geleneği olarak göz önünde tutulacaktır.
Dış güçlere, iç veya dış tehditler oluşturan unsurlara, sızma veya saptırma ve hedef şaşırtma fırsatı verebilecek yöntemlerden kesinlikle kaçınılacaktır.
Şiddet ve her türlü yer altı eylemleriyle ilgili konularda soruşturmaları kolaylaştırıcı ve yargılamayı hızlandırıcı düzenlemeler yapılacaktır.
Ama bu düzenlemeler, savunma hakkını kısıcı ve adaletin bağımsızlığım gölgeleyici nitelikte olmayacaktır.
Şiddet kullanılmasını veya ayrılıkçılığı kışkırtıcı veya özendirici yayınlara karşı önlem getirilecektir; fakat anlatım özgürlüğü, güvenlik gerekçesiyle bunun ötesinde sınırlanmayacak tır.
Şiddet eylemlerine veya ayrılıkçı akımlara herhangi bir biçimde katkıda bulunan örgütlere karşı etkili önlemler alınırken de, örgütlenme özgürlüğüne, güvenlik açısından bunun ötesinde sınırlama getirilmeyecektir.
Toplantılarda huzurun bozulmasını, cana ve mala zarar verici eylemleri ya da toplantıları düzenleyenlerin engellenmesini önlemek için gereken yasal düzenlemeler yapılacak; ancak toplantı özgürlüğüne bunun ötesinde hır sınır konmayacaktır,
Böylece, toplumda, yaşama hakkı, güvenlik ve barış, demokratik hukuk devleti kuralları içinde korunur ve sağlanırken,
*Suçlular yüzünden suçsuzlar,
*Toplumun huzurunu ve güvenliğini bozanlar yüzünden toplum, ve
*Demokrasi düşmanları yüzünden demokrasi, cezalandırılmamış olacaktır.
Çağımızda, az gelişmiş veya gelişimi sürecindekı ülkelerden büyük bir bölümü, doğrudan veya dolaylı askeri yönetim altındadır. Demokratikleşme süresinde karşı karşıya bulundukları başlıca sorunlardan biri budur.
Bu sorun çözülmedikçe, demokrasiye gerçeklik, verimlilik ve süreklilik kazandırma yolunda, demokrasiyi yaşatabilir ve demokrasiyle yaşayabilir duoımu gelme yolunda, alınacak en iyi Ünlemler bile geçersiz kalır.
Bu sorunu çözebilmenin başta gelen bir koşutu da, sivil yönetimi, ıç güvenlik konusunda silahlı kuvvetlere görev yükleme zorunluluğu doğurmayacak kadar etkili kılmak ve bu etkinliği demokrasi kurallarını gözeterek sağlamaya çalışmaktır, Başka türlü, ne devletin ve silahlı kuvvetlerin, ne de toplumun ve demokrasinin esenliği sağlanabilir.
Herhangi bir ülkede silahlı kuvvetlere iç güvenlik bakımından sık sık ve uzun süreli görevleryüklemlmesi, ister istemez, silahlı kuvvetlerin siyasal işlev de üstlenmesine neden olur.
Oysa siyasetle askerlik, özellikle demokraside, bağdaşmaz. Askerin kurallarıyla siyasetin kuralları çok değişiktir. Bu kurallar birbirine karıştırıldığında, hem siyaset rayından ve demokratik süreçten çıkar hem dc silahlı kuvvetler asıl görevinden uzaklaşmaya veya asıl görevinde bazı sorunlarla karşılaşmaya başlar.
Dış tehlike karşısında alınabilecek önlemlerle iç tehlike karşısında alınabilecek önlemler çok değişiktir. Bunların da birbirlerine karıştırılması büyük sorunlar yaratır. Dış tehlikeye yönelik olarak alınacak önlemlerin, izlenecek yöntemlenn, karşı ülkedeki siyasal ve sosyal yaşamı sarsıcı nitelikte olmasını doğal sayanlar bulunabilir Ama benzer Önlem ve yöntemler bir ülkenin kendi içinde, "iç düşman"a karşı uygulandığı zaman, bu, hiç islenmeyen sonuçlar doğurabilir. Silahlı kuvvetierse, doğa! olarak, dış tehlike karşısında dış giiee karşı başvurulabilecek ve geçerli olabilecek önlemler ve yöntemler konusunda eğitilmiştir.
Öle yandan, açıktaki dış güçlere karşı bir ülkeyi korumak üzere kurulmuş olan silahlı kuvvetlerin yapısı ve yöntemleri, gizli, belirsiz ve dağınık eylemci gruplarla mücadeleye elverişli değildir. Silahlı kuvvetlerin yapısı ve yöntemleri o tür gruplara karşı mücadelenin gerektirdiği biçimde değiştirilecek olursa, bu değişiklik de, onu ası! işlevi bakımından bir takım sorunlarla karşı karşıya getirir
Bir ülkede bunalımın ve iç güvenlik sorunlarının ağırlaştığı dönemlerde silahlı kuvvetlere iç güvenlik görevleri ve siyasal işlev yüklemenin gelenekleşmesi, genellikle şu sakıncalara da yol açmaktadır.
O ülkeyi demokrasi yolundan saptırmak veya o ülkedeki silahtı kuvvetlerin dikkatini vc gücünü iç sorunlara yöneltip dağıtmak isteyen, değişik amaçlı kimi güçlerle, demokrasi yolunu tıkamak isteyen kimi güçler, bunları başarabilmenin en kolay yolu olarak, o ülkede iç güvenlik sorunlarını ağırlaştırıcı, öylelikle silahlı kuvvetleri siyasal işlev üstlenmeye yöneltici tertiplere girişmektedirler.
Askeri veya yan askeri bir yönetim altında, o ülkenin uluslar arası alanda kendinden beklenen görevleri daha iyi yapabileceğim sanan kimi müttefik veya "dost" devletlerin bile, benzer tertiplere katkıda bulunduklara, zaman zaman, dünyanın değişik bölgelerinde görülmektedir.
Siyasette işiev üstlenen silahlı kuvvetleri, ister istemez, siyasette taraf olur; hatta giderek , şiddet eylemlerinin veya yer altı çalışmalarının başlıca hedefi durumuna gelebilir. Bunun da, gerek silahlı kuvvetler ve ulusal birlik ve güvenlik açısından, gerek siyasal yaşam açısından sakıncaları açıktır.
Bütün bunların üstünde de, bunalımın ve iç güvenlik sorunlarının ağırlaşması karşısında silahlı kuvvetlere görev ve siyasa! işlev yüklenmesinin gelenekleştiğı ülkelerde genellikle şöyle bir durum ortaya çıkmaktadır:
Bunalım dönemlerinde daha çok sorumluluk göstermeleri, uzlaşma, dayanışma ve işbirliği içine girmeleri gereken siyasal güçler, toplumsal örgütler, kamu kuruluşlar ve genel olarak toplum,tamtersine, "nasıl olsa bunalım bir noktaya varınca ordu duruma el koyar ve bir çözüm getirir" beklentisi içine girmektedirler ve üzerlerine düşen görevleri ve sorumlulukları büsbütün savsaklamaktadırlar.
O kadar ki, partileri iktidarda olsun, muhalefette olsun, kimi parlamenterler, parti yöneticileri, hatta kimi hükümet üyeleri ayrıca bazı kamu kuruluşları veya toplumsal örgütler, bir araya gelip de ortak çözümler arayacak ve sorumluluklarının gereğini yapacak yerde, iktidarla muhalefeti uzlaşmaya, dayanışmaya ve işbirliğine yöneltecek yerde, sorumluluktan kurtulmak isteyenlere özgü bir davranışla doğrudan silahlı kuvvetlere başvurarak, onu "görev"e çağırmakta, siyasal işlev üstlenmeye zorlamakta, hatta kışkırtmaktadır.
Bu tür sakıncalarla karşılaşmaktan kurtulmak isteyen tüm ülke- 52 ler, bunalımlı dönemlerde silahlı kuvvetlere iç güvenlik görevi ve onun sonucu olarak da siyasal işlev yükleme geleneğinden kurtulmak zorundadırlar:sivil yönetimi, her koşul altında, silahlı kuvvetlere yük aktarmaksızın iç güvenlik ve iç barış sağlayabilir duruma getirmek zorundadırlar.
Bunun bilinci içinde, Atatürk, Cumhuriyeti kurar ve demokrasi yolunda yeni adımlar atmaya başlarken siyasetle askerliğin ilişiğini kesmişti. İç ayaklanmalar karşısında bile buna özen göstermişti.
Gelişmiş Avrupa ülkelerinden bile bazılarında, asker kökenli olmayan siyasal önderler mareşal üniformaları giyinirken, Atatürk ve onunla birlikte siyaseti seçen yakın çalışma arkadaşları, çetin savaşlarda, büyük zaferlerde kazanılmış üniformalarım çıkararak, etkili sivil yönetimin geleneklerini kurmaya çalışmışlardı.
Atatürk , kurtuluş ve bağımsızlık hareketleri konusunda olduğu gibi, bu konuda da, yalnız az gelişmiş veya gelişme sürecindeki ülkelere değil bazı gelişmiş ülkelere bile esin kaynağı olması gereken bir davranış örneği vermişti.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sı, Türkiye lde demokrasiyi yaşatabilmek ve Türk toplumunu demokrasiyle yaşayabilir duruma getirmek için uğraş verirken, Atatürk'ü, bu açıdan da kıvanç verici bir ulusal örnek olarak göz önünde tutacaktır.

ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK
Türkiye'nin coğrafi ve tarihsel gerçekleri, dış ilişkilerinde çok boyutlu bir denge gözetmesini ve yer aldığı karmaşık ve bunalımlı bölgede, bir denge, güven ve barış etkeni olmasını zorunlu kılmaktadır.
Türkiye'nin uluslar arası ilişkilerinde bu zorunluluğu göz önünde tutması, dünya barışının dayandığı duyarlı denge bakımından büyük önem taşımaktadır.
O nedenle, Türkiye 'nin demokratik Batı ülkeleriyle ittifak ilişkilerini ve başka bağlantılarını sürdürürken, aynı zamanda, dış yönelimleri veya iç düzenleri ne olursa olsun, bütün bölge ülkeleriyle dostluk ve işbirliği ilişkilerini geliştirmesi gerekir.
Bir devlet, zaten, kendi bölgesindeki ilişkilerinden güç almadıkça, dünyada yeterince güçlü olamaz ve dünya barışına gereken katkıyı yapamuz:dünyadaki gücü de kendi bölgesindeki durumuna yansır.
Batı ile ittifakı, Türkiye 'yi, kendi bölgesinde bu ittifak sisteminin kışkırtıcı bir sivri ucu durumuna getirmemelidir!
Bölge ülkeleriyle ilişkileri de onu Batıdan uzaklaştırmamalıdır! Türkiye 'nin Batı ile ilişkilerinde, demokrasiye ve demokratik değerlere bağlılık, en az ortak güvenlik kadar ağırlık taşır,
Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça, Batı ile, Özellikle Batı Avrupa ülkeleriyle ilişkileri zayıflar.
Türkiye 'nin Batı Avrupa ile ilişkilerinin zayıflaması ise şu sonuçları doğurur;
*Tiirkiyc 'ııitı dünyadaki o arada kendi bölgesindeki gücü ve etkinliği azalır.
*Türkiye, bazı dış surunlarını çözmede, o arada, örneğin Ege 'deki ulusal haklarını sağlamada ve Kıbrıs Türklerinin haklarını kurumada, güçlüklerle karşılaşır.
*Türkiye 'nııı ekonomik ilişkilerinde başka bölgelerine vc ülkelerin önemi artar. Bu, bir noktaya kadar bazı yararlar da sağlar;fakat bir noktanın ötesine geçildiğinde, uluslar arası ilişkilerini, hatta iç düzenini, olumsuz biçimde etkilemeye başlayabilir. O arada, Örneğin, bazı bölge ülkeleri, lâik Türk devletinin iç düzenini lâiklikle bağdaşmayacak yönde etkileme hevesine kapılabilirler veya başka bazı bölge ülkelerinde başka türlü hevesler uyanmaya başlayabilir.
*Türkiye 'nin Batı ile ilişkilerindeki Avrupa-Amerika dengesi bozulur: ve Türkiye gitgide daha çok Amerika Birleşik Devletlerinin etki alanına doğru kayar.
*Amerika Birleşik Devletleri, bundan, Türkiye'yi, Doğu Avrupa 'da vc Ortadoğu 'da hır kışkırtıcı sınır gücü gibi, bir sivri uç gibi kullanmak amacıyla yararlanmaya çalışır; Türkiye 'yi bazı maceralara sürüklemeye kalkışabilir. Bu da Türkiye'nin bazı bölge ülkeleriyle ilişkilerinde giderek olumsuz sonuçlar doğurur ve dış ilişkilerindeki dengeyi aksatır.
*Bu çabalarını etkili kılabilmek için; ABD, Türkiye'nin iç politikası vc düzeni ile de ilgilenmeye başlar. Bunun demokratikleşme sürecimiz üzerindeki olumsuz etkileri ise, Türkiye'nin Batı Avrupa'dan büsbütün uzaklaşmasına neden olur. aynı zamanda bu, ABD'nin vc Kuzey Atlantik ittifak sisteminin demokratik değerlere bağlılıktan kaynaklanan moral gücünü zedeler.
* Türkiye'nin gitgide kendi etki alanına doğru kaymasından yararlanarak, Amerika Birleşik Devletleri, Ege ve Kıbrıs gibi sorunlarla ilgili olarak, Türkiye'yi ödünlere zorlar.
Bütün bunlar, Türkiye'nin dış ilişkileriyle İç rejiminin birbirinden aynı düşünülemeyeceğini göstermektedir.
Onun _ için, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, yalnız demokrasiye bağlılığından ötürü değil, Türkiye'nin dünyadaki gücü, saygınlığı ve dış güvenliği bakımından da, ülkemizde demokrasinin gerçeklik ve süreklilik kazanmasını istemektedir Demokrasi ye gerçeklik kazandırmak uğrunda, demokratik haklan ve özgürlükleri genişletmek uğrunda çaba göstermeyi, milliyetçiliğin de bir gereği saymaktadır.

"HÜRRİYET VE İSTİKLAL BENİM KARAKTERİMDİR"
diyerek, bağımsızlıkla, özgürlüğü bir tutluğunu gösteren Atatürk'ün "tam bağımsızlık" ilkesine, ancak ülkemizde özgürlükçü demokrasi güçlendirilip yaşatılmakla sahip çıkılabılır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, Atatürk'ün "tam bağımsızlık" ilkesinin gereklerini ulusal güvenlik alanında da yerine getirmeye uğraşacaktır ve savunma gücümüzün , güçtü bir ulusal ekonomiye dayanmasına özen gösterecektir.
Yine "tam bağımsızlık" ilkesinin bir gereği olarak, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, Türkiye'nin savunma araç ve gereçleri bakımından tek bir ülkeye aşırı bağımlılığını önlemeye çalışacaktır.

BÖLÜM III: GELİŞME
1- ÖZET
2- EKONOMİ VE GELİŞME
3- EKONOMİDE ARAÇLARIN AMACA
UYGUN KULLANIMI
4- KAYNAK
5- HALK KATILIMIYLA HAKÇA GELİŞME
6- TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİK GELİŞMESİNE YURTDİŞİNDA ÇALIŞANLARIN KATKISI

ÖZET
Programın "GELİŞME" bölümünde, gelişme sorunu, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yönleriyle bir bütün olanık ele alınmıştır. CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'nin ekonomide gerçekleştirmeye çalışacağı düzen ve izleyeceği politikalar, böyle bir bütünlük içinde, gerekçeli ve ayrıntılı olarak. Programın bu bölümündeki değişik altbölümlere dağılmış durumdadır.
O bakımdan, bölümün başına, ekonomide amaçlanan düzenin ve izlenecek politikaların aşağıdaki özeti eklenmiştir.
*Ekonomik kalkınma, sosyal adaletle, sosyal güvenlikle ve demokrasiyle bağdaştırılarak hızlandırılacaktır.
*Refah da, özveri de hakça bölüşülecek ve bu bölüşümün nasıl olacağını halk belirleyecektir.
*Üretkenlik, baskıyla veya emeğin somürülmesiyle değil, demokratik halk katılımıyla artırılacaktır.
*Sosyal güvenlik, tasarrufu çoğaltıcı ve kaynak arttırıcı biçimde yaygınlaştırılarak doyurucu düzeye eriştirilecektir,
Halk ekonomide güçlendirip etkinleştırılerek sosyal adalet sağlanırken, demokrasiye de daha çok gerçeklik kazandırılacaktır.
Kooperatifleşmiş köylülerin yönetiminde "Üretici Yatırım Fonları", işçilerin yönetiminde de "İşçi Yatırım Fonları" kurularak, bir yandan çalışanların gelirlerinde sağlanacak artışın enflasyonist etkileri önlenecek ve gelecekleri güvence altına alınabileceklin bir yandan da yatırıma ayrılabilir kaynaklar büyük ölçüde artırılmış olacaktır.
Ekonomiden halk sektörünün ağırlıklı yeri bulanacaktır. Halk sektörü, yalnız çalışanların gönüllü tasarruflarıyla yapacakları ortaklaşa yatırımlardan değil, onların ötesinde, büyük halk örgütlerince kurulacak yardımcı ve işletmeci kurumların, o arada Üretici ve işçi Yatırım Pcnlarının, büyük boyutlu yatırımlarından da oluşacaktır. Bu kurumlar, halka, gönüllü tasarruflarının değerlendirilmes'nde de Önderlik edebilecek! ir gereken katkı olanağı artırılacaktır.
Koopcralifleşenköylüden , bir süre İçin, tarımsal gelir vergisi alınmayacaktır;hunun yerme, köylülerin ge1 irindeki artışın belirli bir bölümü, köylüler yönetimindeki "Üretici Yatırım Fonları'na ayrılacaktır Böylece, köylünün emeği vc girişimiyle tarım kesiminde yaratılan kaynak, büyük ölçüde yine köylünün eliyle . tarımsal gelişmeye ve sınai !eşmeye aktarılabilecektir
İşçilerin, toplu sözleşme, grev ve sendikacılık haklan üzerindeki demokrasiyle bağdaşmayan sınırlamalar kaldırılırken, aynı zamanda, belirli ölçütlere uygun işyerlerinde yönetime ve sorumluluğa katılmaları vc kârdan pay almalan sağlanacaktır.
*Toplu sözleşmelerin genel çerçevesi, ilkeleri ve iç dengeleri ülke düzeyinde toplumsal anlaşmalarla belirlenecektir. Bu toplumsal anlaşmalar demokratik kurallara göre yapılacak ve zorlayıcı olmayacaktır.
*Toplumsal anlaşmalar, yalnız ücretleri vc çalışma koşullarını değil, genel ekonomik ve sosyal sorunları da kapsayacaktır. Böylece, ekonomik, mali ve sosyal politikaların belirlenmesinde demokratik işçi katılımı sağlanacaktır.
*Toplumsal anlaşmalar, işyerinde yönetime, sorumluluğa ve kâra katılma ve İşçi Yatırım Fonları gibi düzenlemelerle, işçiler kendi sorunlarına, o arada ücret sorununa, ekonominin tümü açısından ve işletmeci ve yatırımcı açısından da yaklaşır duruma gelecektir ve demokrasinin, sosyal adaletin, hızlı kalkınmanın gerekleriyle sağlıklı bir çalışma barışı bir arada gerçekleşebilecektir.
*Yurt dışındaki işçilerin, halk sektörü çerçevesinde yatırımları, Türkiye'nin gelişmesine katkıları, kolaylaştırıp Özendirilecektir; ve ekonomik politikaların belirlenmesine katılım olanakları sağlanacaktır.
*Ekonominin sosyal adaletle birlikte güçlendirilmesini içlerine sindiren, kendi çıkarlarını toplum yararıyla bağdaştırmaya çalışan ve ekonomik güçlerini siyasal güce dönüştürmeye kalkışmayan özel sektör girişimcilerine geniş özgürlük tanmacaktır.
*Plana uygun yatırımlar yapanlara, belli riskler üstlenerek geleceğe yönelik teknolojik atılımlarda bulunanlara veya geri kalmış yörelerin kalkınmasına ve işsizliğin azalmasına katkıda bulunanlara, gereken devlet desteği sağlanacaktır.
*Özel sektörde tekelleşme eğilimleri önlenerek hakça bir yarışma ortamı oluşturulacaktır.
*Devlet sektörünün genişliği değil, devletin ekonomiyi halk katılımıyla ve toplum yararına etkin biçimde yönelebilmesi önem taşıyacaktır.
*Altyapılar ve kamu hizmeti gören kuruluşlar devlet elinde bulunacaktır.;doğal kaynaklar devletçe işletilecektir; savunma sanayii devlet sektöründe yer alacaktır.
*Bunların dışında, her türlü ekonomik faaliyet, devlet sektörüne olduğu gibi, özel sektöre ve halk sektörüne de açık olacaktır.
*Devlet sektöründeki ekonomik işlevlı işletmeler, devletin karışma ve koruma alanı dışına çıkarılacaktır. Bunların yönetimlerine ve yatırımlarına siyasal iktidarlar karışanıayacaklardır. Hepsi, çalışanların yönetiminde, denetiminde ve sorumluluğunda, özel sektör işletmeleriyle eşit koşullar altında çalışacaklardır. Pazar kuralları içinde kendi yaratacakları kaynaklarla yeni yatırımlar yapabileceklerdir.
*İşletme düzeyinde kârlı olmasa bile topluma ve makro düzeyde ekonomiye yararlı olacak , geri kalmış yörelerde yan etkileriyle gelişmeyi hızlandıracak, öncü ve doğurgan işletmeler, devletçe kurulacaktır ve bunların sorumluluğunu devlet üstlenecektir.
*Ekonomide geleceğe yönelik yapısal değişikliğin gereği olan ileri teknolojili sanayiler kurulmasına da devlet öncülük edecektir.
Devletin her iki alanda da öncülük ve sorumluluk üstlenmesi, özel sektörün bu tür yatırımlara ilgisizliği nedeniyle zorunludur. Gerek geri kalmış yörelerdeki öncü ve doğurgan yatırımların, gerek ileri teknolojili yatırımların özel sektör veya halk sektörü tarafından da yapılmasına bir engel söz konusu olmayacaktır. Tersine bu tür yatırımlara girişenler devlet desteğinden yararlanabileceklerdir.
*Ekonominin kurumsal çerçevesi dışındaki "dışlanan sektör" çalışan vc girişimci insan sayısı bakımından, belki de en geniş sektördür. İşsizlik sorununun hatîİletilmesine Önemli katkısı bulunan bu sektörün düzenli ekonomiyle bütünleşmesi bu sektörde çalışanların haklarının korunması, geleceklerinin güvence altına alınması ve üretkenliklerinin desteklenip artırılması İçin, devlet, gereken ilgiyi ve özeni gösterecektir.
*Planlamanın genel hedefleriyle ilkeleri ve makro dengelen, toplumsal örgütlerin, yerel yönetimlerin, halk sektörünün vc özel sektörün katılımıyla, merkezde saptanacaktır: fakat bu genel hedefler, ilkeler ve makro dengeler çerçevesinde, planın içeriği, nerelerde ne yatırımlar yapılacağı, çevreden merkeze doğru belirlenecektir.
*Tarımda üretim planlaması yapılacaklır.
*Pazar kural lan Özenle göz önünde tutulacaktır, fakat ekonomi ve toplum pazarın tutsağı olmayacaktır. Pazar kuralları ekonominin başka araçlarıyla uyumlu olarak, toplum yararına değerlendirilecektir.
Tüketim mallarının pazarlanmasında, üretim, tüketim ve satış kooperatifleriyle esnafın işbirliği sağlanacaktır. Bu yoklan, fiyat ve nitelik denetimi, Pazar kuralları ite çelişkiye düşülmeksizin, üreticinin ve esnafın yararları bağdaştırılarak etkili kılınacaktır.
*Para politikası, ekonominin başka öğelerinden ve toplumsal gerçeklerden ve gereksinmelerden soyutlanmaksızın saptanacaktır,
Türk parasının değeriyle Türkiye'nin dış ekonomik ilişkileri arasında gerçekçi bir ilişki kurulacaktır.
*Enflasyon denetim altına alınırken, istem kısıntısı, ekonomide durgunluk ve toplumda sağlıksız sonuçlar doğurmayan ölçüler için tutulacak!tf;ıstemin kısılmasından çok, üretimi ve sunuyu artırmaya özen gösterilecektir.
*Devletin ekonomiyi toplum yararına yönetim denetleme
işlevini, ekonomide yapısal değişikliğe öncülük görevini ve sosyal yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için, kamu gelirleri ve harcamaları büyük ölçüde artırılacaktır.
*Gönüllü ve zorunlu tasarrufların hakça bir süreç içinde artması sağlanacaktır.
*Ekonomik kalkınma ve genel anlamda gelişme için, bir yandan yeni kaynaklar yaratılırken, bir yandan da var olan kaynakların daha verimli ve hakça kullanımı sağlanacaktır.
*Vergi yönetimi ve denetimi etkili kılınarak, gereğince vergilendirilmeyen bazı yüksek kazanç alanları vergileme kapsamına alınarak, vergi gelirleri artırılacak; ancak toplam vergi gelirlerinde ücretlilerin payı azaltılacaktır
Bir yandan halk sektörü güçlendirilerek ve sermaye piyasası güven verici ve çekici duruma getirilerek, bir yandan da spekülatif kazanç kapıları kapatılarak ve spekülatif kazanç arayışlarının yapısal, psikolojik ve sosyal nedenleri giderilerek, tasarrufların ve kaynakların üretken yatırımlara yönelmesi sağlanacaktır.
Sağlıksız vc savurgan tüketim eğilimleri caydırılarak, sağlıklı tüketim eğilimleri özendirilecektir. Yatırımlara ayrılabilir kaynaklar bu yoldan da çoğaltılacaktır.
Faiz oranları, tasamıfu özendiren fakat maliyet enflasyonuna ncdeıı olmayan ölçüler içinde tutulacaktır.
Dışsatım, girişimcileri kolaycılığa alıştıran aşın bağışıklıklar ve desteklemeler; y erinç verimliliği ve üretimi arttırıcı, maliyeti düşürücü önlemlerle geliştirilecektir.
Dışsatıma yönelik destekleme önlemleri, dışarıya satış aşamasından çok, yatırım ve üretim aşamasında yoğunlaştıracaktır.
Yapısal değişiklik sürecinde, işsizlik sorununa geçerli çözümler getirilmesi öncelikle gözetilecek, ancak bu çözümler ülkenin geleceği için gerekli teknolojik atılımları engellemeyecektir.
Teknolojik ilerleme ile işsizliği önleme, sınaileşmeyle tarımsal gelişimi, dışsatım seferberlığıyle dışalım ikamesi, birbirleriyle çelişen seçenekler gibi değil birbirini bütünleyen ve destekleyen öğeler olarak değerlendirilecektir.

EKONOMİ VE GELİŞME
Kendi iradesi dışında oluşan doğa güçlerini bile denetim altına alabilen insanlığın, kimi çevrelerce, bir doğa gücü olmayan insan emeğinden, girişimciliğinden doğan ekonomiyi, kutsal ve dokunulmaz bir şeymiş gibi, başıboş bırakmaya zorlanması, içinden geçmekte olduğumuz dönemin bir çelişkisidir.
Bu çelişkiden, ekonominin başına buyruk işlemesini, daha doğrusu öyle işlermiş gibi görünmesini, kendi çıkarlarına uygun bulanlar sorumludur. Gerçekte istedikleri ise, denetimsiz, başına buyruk bir ekonomi değil, güçlülerin buyruğunda bir ekonomidir.
Bu çevreler, güçlülerin buyruğunda bir ekonomiye, katılımcı demokrasinin işleyemeyeceği, öylece emeğin daha kolaylıkla somürülebileceğı, kaynak dağılımının alabildiğine adaletsizleşeceğı ve büyüklerin küçükleri ezip yutabileceği bir düzen oluşturmaya uğraşırlar. Onlara dış destek sağlayan güçler de uluslar arası ilişkileri benzer bir düzene oturtma çabasındadırlar.
Bu uğraş ve çabalar:
* Enflasyonla ekonomik durgunluğu ve daralmayı bir arada sürdürmektedir.
*Üretimde tıkanıklığa, gelişme hızlarında düşüşe, veya sağlanabildiği kadarıyla gelişmede aşırı dengesizliğe nedetı olmaktadır.
* Tekelleşmeyi hızlandırmaktadır
* Ülkeler düzeyinde dc dünya da adaletsizliği ve sömürüyü yaygınlaştırarak ilişkileri gerginleştirmektedir.
*Pek çok ülkede siyasal istikrarsızlığa yol açmakta ve sosyal sorunları ağırlaştırmaktadır.
*Bir yandan bireysel terörü körüklerken hır yandan da devlet terörünü Özendirmektedir
*Gelişme sürecindeki ülkelerde demokrasiyi sarsıp çökertmekte veya demokratikleşme umutlanın köreltmektedir.
Kısacası, kimi çevrelerce, bunalımdan çıkışın "tek yolu"u gibi gösteriler bu uğraş ve çabalar aslında, bunalımın her yönüyle yoğunlaşmasına neden olmaktadır.
Çoğu kez, kapitalizm, kendi yapısından kaynaklanan bunalımları, değişen koşullar karşısında gösterdiği esneklikle aşabilmiştir. Çağımızda da bu esnekliği gösterebilen ve Batının liberal gelenekleri içinde, kapitalizmi demokrasiyle bağdaştı ra- bilen ülkeler vardır.
Kakat, özellikle ağır dış borç yükü altına girmiş gelişme sürecindeki bazı ulkelere "liberal" ekonomi adı altında giydirilen, gerçekle ise liberalizmin özgürlükçü değerlerinden soyutlanmış bu "model", neden olduğu ağır sıkıntılara ve adaletsizliklere toplumun sessizce katlanmasını sağlamak için, ekonomik ve sosyal alanda etkisizi eştirilen devleti siyasal alanda demokrasiyle bağdaşamayacak kadar etki lıleşt irerek demokrasiyi engellemektedir, ve çağdışı sömürü ve dikta rejimiyle çağımızı gölgelemektedir.
Öbür uçta ise, "proletarya diktatörlüğü" adı altında, toplumun her kesimi ile birlikte proletaryayı da yaşamlarını emekleriyle kazananları da bir dikta rejiminin güdümüne sokanlar veya sokmak isteyenler yer almakladır.
O uçtaki rejimler de ancak halka karşın ayakta durabilmektedirler. ve onlar da bunalımdan siyasal gücü silahlı güçle bütünleştirerek çıkmaya uğraşmaktadırlar.
Kapitalizmin karşısına ancak devlet kapitalizmiyle, özel sermaye tckclcilığıııin karşısına ancak devlet tekelci]ığiylc çıkabilmektedirler.
Üstelik, kendi toplumlarının ve insanlarının düşünce ve arayış özgürlüklerini kıstıkları ve çağdaş iletişim teknolojisinin sağladığı araştırma ve bilgi üretme kolaylıklarından keııdı toplumlarım gereğince yararlandırmayı göze alamadıkları için, yeni teknolojiler oluşturmada geri kalmaktadırlar. Bu yüzden de teknolojik bağımlılıktan kurtulamamaktadırlar.
İki yaklaşım da ekonomiyi ve toplumu küçük ama güçlü bir oligarşinin buyruğu altına almaya çalışır.
İki yaklaşım da kendi yolunun "tek yol" olduğunu ve "seçeneksız"Iİği savunur.
Biri, ekonominin başına buyruk işlemesi durumunda, yalnızca para musluklarını ayarlamakla ve Pazar kurallarıyla, her sorunun kendiliğinden ve en iyi biçimde çözüleceğinın;öbürü de geçerliğinin ve "seçeneksizliğinin "bilimsel"liktenkay¬naklandığını öne sürer.
O açıdan, ikisi de dogmacıdır ve kadercidir. Dogmacılık vc kadercilikse özgürlükle ve demokrasiyle bağdaşmaz.
Bu iki kutubun dışında olsalar bile, onların çekim alanlarında yer alanlarında yer alan düzenlerse, genellikle gelişmiş ülkelerin sorunlarına sağlıklı çözümler getiremedikleri gibi, özellikle gelişimi sürecindeki ülkeler için geçerli birer Örnek oluşturamamakladırlar.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, iki kutubun da hem karşısında, hem çekim alanları dışındadır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, "seçeneksiz" değildir;"tek yol" değildir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, demokrasinin topluma açık tuttuğu değişik seçenekler arasından yapılabilecek ve sağlı sollu dikta rejimlerine yönelen yollan tıkayabilecek bir siyasal ve ahlaki seçimdir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, halkın suskunluğundan değil. Özgürlüğünden güç alır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, üretkenliği, baskıyla veya sömürüyle değil, demokratik katılımla artırır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, gelirin ve özverinin dağılımını, devletin de, güçlülerin de değil, halkın belirlemesini ister.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE, toplumda dirliği, halkın özgürce örgütlenmesi ve özgüveniyle sağlar,
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE'mn amaçları kadar araçları da demokratiktir ve insancadır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKIYE'de gelişme, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel yönleriyle bütündür.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE'dc ekonomi politikası:
*Kalkınmayı sosyal adaletle, sosyal adaletle, sosyal güvenlikle ve demokrasiyle bağdaştırarak hızlandıracaktır.
*Katılımcı demokrasiye daha çok gerçeklik ve işlerlik kazandıracaktır.
*Çağdaş demokratik kültürün ve bu kültüre uygun değerlerin ve davranışların yaygınlaşmasına uygun bir ortam oluşturacaktır.
*Toplamsal dayanışmayı ve barışı, toplumda dirlik düzenliği, ulusal birliği bağımsızlığı güçlendirecektir.
*İnsan kişiliğinin de toplumun da hakça bir düzen, içinde gelişmesine katkıda bulunacaktır.
Pazar kurallarını hiçe sayarak ekonomiyi yönetmeye kalkışanlar da. toplumu Pazar kurallarına tutsak etmeye uğraşanlar da, egemen oldukları ülkeleri, çağımızda, ekonomik bakımdan açmaza düşürmüş, sosyal bakımdan derin huzursuzluklara sürüklemişlerdir. iki yaklaşımın da özgürlük ve demokrasiyle bağdaşmadığı görülmüştür.
Ekonominin. Pazar kuralları uyarınca, kendi başına işlemesinden yuna olanlara göre, bir açık pazara dönüşen ekonomide herkes ne alıp satacağını, neyi kaça satacağını, nerede ne zaınaıınç yatırım yapacağını , "ö/gür"cebelirler,satanlarla alanlar da, çalışanlarla çalıştıranlar da aralarında "Özgür"ee anlaşırlar. "Toplum yarar1 gerekçesiyle devlet vc toplumsal örgütler işe kartşmaksızır, herkes, kendi çıkarını, yalnızca kendi çıkarını, "özgür"ce kollarken, hır "görünmez el" de toplum yararının gereklerini kendiliğinden yerine getirir.!
Hu yaklaşımla herkese "seçme özgürlüğü" tanındığı varsayılmakladır, oysa , bir yandan da bu yaklaşım "seçeneksız" olarak tanıtılmaktadır.
"seçeneksiz'Tikİe "seçme özgürlüğü" bir araya gelemez.
Bu yaklaşım, "scçıııe özgürlüğü" nü değil, güçlülerin güçsüzleri ezme o/gürlüğü nü getirir,
Bu yaklaşım ekonomiyi açık Pazar durumuna getirmez, teke II eşen, kartelleşen büyük sermayenin oyun ve vurgun alan¬na dönüştürür.
Bu yaklaşım, devleti ekonomiye sözde karıştırma?., fakat, toplumsal örgütlerin ve tümüyle halkın etkisiz kılınmasından yararlanarak, devlet üzerinde tekellerin, kartellerin etkinliğim artırır ve ekonomiyi bunların yönlendirdiği bir düzen oluşturur.
Bu yaklaşım, çalışanlarla çalıştıranların *'ozgün"ce anlaşıp sözleşmelerini sağlamaz, çalışanlar örgütlenme özgürlüğünden ve katılım olanağından yoksun bırakarak, çalıştıranlara) teslim alınmaları sonucunu doğurur. Üstelik, bu yaklaşımda, işsizliğin büyük boyutlara varması, çalıştıranlar için bir "güvence gibi görülür ve "Pazar'daki emek arzı artışından ücret kırıcılığı için yararlanılır.
Bu yaklaşımda sihirli bir güç gibi sözü edilen o "görünmez el", halkın etkisizleşmesinden yararlanarak devlet gücünü de yanına çekebilen tekelci-kartelci sermayenin elidir. Bu yaklaşımda O "görünmez el" karşıt yaklaşımda da devletin görünen eli , halkın özgürlüğüne ve boğazına uzanır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sindc ise halkın kaderi halkın elindedir:vc devleti de, ekonomiyi de halk kendi bereketli elleriyle, toplum yararına yönlendirir.

EKONOMİDE HALK
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sınm ekonomi politikasında halkın etkinliği büyiik ölçüde arttırılacak vc halk sektörünün ağırlıklı yen bulunacaktır. Demokratik yapılı ve demokratik ışleyışli halk yatırımlarından oluşacak halk sektörü özendirilip güçlendirilecektir.
Halk sektörü, yalnız çalışan yurttaşların mütevazi bırikımlerinin kendi aralarında bir araya getirerek kuracakları küçük veya orta işletmelerden oluşmayacaktır. Bunun Ötesinde, sendikalar ve kooperatifler, yatırım ve işletmecilik konularında uzmanlaşan güçlü kurumlar kurmaya özendirileceklerdir. Bu kurumlar, halk sektörü çerçevesinde büyük ekonomik işletmeler kurabilecekleri ve kurdurabileceklerı gibi, yurttaşların, o arada yurt dışındaki işçilerin küçük birikimlerini bir araya getirerek kurdukları veya kuracakları işletmelere de, yöneticilik ve işletmecilik bilgisi, bu alanda yetişmiş personel, proje yardımı ve pazarlama kolaylıklarını sağlayacaklardır.
Halk sektörü içinde, ayrıca, sosyal güvenlik kurumları tarafından ve bu Programın ilgili bölümlerinde açıklanan "Üretici Yatırım Fonları" ile "İşçi Yatırım Fonları" tarafından kurulacak işletmelerin de Önemli bir yeri bulunacaktır.
Yerel yönetimler, özellikle az gelişmiş yörelerde, halk sektörü girişimlerine öncülük etmeyi ve destek olmayı üstleneceklerdir.
Halk sektörü, gelişmiş demokratik ülkelerdeki sendikaların, kooperatiflerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının yatırımcı kuruluşlarıyla ve finansman kuruluşlarıyla da işbirliğine ve ortak yatırımlara özendirilecektir. Onların deneyim ve birikimlerinden, teknolojik olanaklarından ve sermaye katkılarından, Türkiye'deki halk sektörünün de yararlanması olanakları aranacaktır. 72
Halk sektörü, halkın birikimlerini, girişimciliğini ve dayanışmasını, gelişmeye hız, demokrasiye güç katar biçiminde harekete geçirecektir; ve demokrasiyle sosyal adaletin bağdaştın İmasında önemli bir etken olacaktır.
Halk sektörü, devletin toplumsal sorumluluğunu, özel sektörün de dinamizmini paylaşarak, ikisi arasında bir katalizör işlevi görecektir. Devlette de, özel sektörde de aşın güç yoğunlaşmasını önleyerek, halkın gücü ve özgürlüğü için demokrasinin esenliği için, toplumun dirlik düzenliği için, bir güvence oluşturacaktır.
Yalnız halk sektörüyle değil işyerinden siyasete kadar her alanda örgün demokratik katılımıyla da halk ekonomiyi yönlendirip denetleyecektir, ekonominin siyasal çerçevesini ve sosyal işlevini büyük ölçüde halk belirleyecektir.
EKONOMİDE DEVLET
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE P ARTİ'Sİ de devlet sektörünün genişliği değil, devletin ekonomiyi, halk katılımıyla ve toplum yararına etkili biçimde yönelebilmesi önem taşır.
Altyapıları ve kamu hizmeti gören kuruluşları devlet elinde tutmak, devletin topluma karşı görevlerim ve ekonomik işlevlerini yerine getirebilmesi bakımından gereklidir. Bunlardan, mülkiyeti veya işletmesi özel sektöre devredilmiş olanlar gen alınacaktır.
Önemli doğal kaynakları devlet işletecektir.
Doğrudan savunmayla ilgili sanayiler devlet elinde bulunacaktır.
Ulusa ait olan ve birçoğu tükenir nitelikte bulunan doğal kaynaklar, kişilerin çıkarlarına ve kısa süreli i'azar koşullarına göre eğil, tüm ulusun ve ülkenin yararı ve geleceği gözetilerek işletilmelidir. Savunma sanayii de. özel çıkarlara ve kâr hesaplarına göre değil, ulusal güvenliğin ve bağımsızlığın gereklerine göre kurulup işletilmelidir, Bu alanlar, o nedenlerle, devlet sektöründe yer almalıdır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ. ekonomide devlet sektörünü genişletmek üzere özel bir çaba gösterecek değildir. Ancak devlet sektöründeki ekonomik amaçlı işletmeler, Pazar kuralları içinde çalışarak yaratacaktan, kaynaklarla, plan hedeflerine uygun yeni yatırımlar yapabileceklerdir.
Bu işletmeler, devletin karışma ve koruma alanı dışına çıkarılacaktır Bakanlıklarla ve devlet bürokrasisiyle organik ilişkileri kesilecektir. Yönetimlerine vc yatırımlarına siyasa! iktidarların karışamayacağı bir yapıya kavuşturulacaktır. Çalışanların yönetiminde, denetiminde ve sorumluluğunda, özel sektör işletmeleriyle eşit koşullar altında ve Pazar kurallarına uyarak çalışacaklardır.
Bunlann dışında, Pazar kurallarına göre yatırım ve İşletmecilik yapanların ilgi [enemeyecekleri alanlarda ve yörelerde, devletin
I'azar kuralları içinde ayakta durabilir duruma gelinceye kadar, bunları, halk katılımıyla, devlet yönetecektir, sorumlulukların devlet üstlenecektir.
Ilır ekonomik işletme gen kalmış ve pazarlara uzak bir yörede kurulmuş ve işletme düzeyinde kârsız olabilir, fakat eğer o yatırım, yan etkileri bakımından doğurgansa,yörede başka işyerleri kurulmasına , ııcaret hayatının canlanmasına , işsizlere ış olanakları sağlanmasına, yerel kaynakların değerlendirilmesine ve genel olarak yörede ekonomik, sosyal, kültüre! değişime öncülük edip yol açabilecek nıtelikleyse, işletmecilik açısından karsız bile olsa, yöre halkı açısından ve toplumun gelişmesi açısından, karlı ve yararlıdır.
lîır ülkede ulusal birlik ve dayanışma, gelişmenin tüm ülkeye dengeli olarak yayılması oranında güçlenir. O nedenle, bu tür yatırımlar, ulusal birliğin güçlenmesine dc önemli katkıda bulunur.
Geri kalmış yörelerde gelişme sürecini başlatacak veya hızlandıracak bu tür işletmelerin yun düzeyinde yaygınlaşması , büyük kentlerde işsiz göçü dolayısıyla aşırı nüfus yoğunlaşmasını ve sosyal gerilimleri önler; kentleşme giderlerini kısar. Ekonomik ölçütlerle kendi başlanna kârsız bile olsalar, bu tür işletmelerin, ulusal ekonomiye ve sosyal sorunların hafifleşmesine o yönlerden dc büyük katkıları olur.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sı, böylecc Öncü ve doğurgan yatırımların, devlet etiyle, en geri kalmış ve en uzak yörelere kadar dengeli dağıtımını sağlayacaktır.
Cömertçe özendirme önlemlerinin, özel sektörü, bu yörelerde yatırımlara yöneltmek bakımından çok yetersiz olarak görüldüğü için, devlet bu konuda öncülük üstlenme durumundadır.
Ancak, bir geri kalmış yörede, halk sektörü veya özel sektör, işletme düzeyinde yeterince karlı olamayacağının bile bile, bu nitelikte işletmeler kurmaya girişirse, devlet onlara da gereken kolaylığı ve desteği sağlayacaktır.

EKONOMİDE YAPISAL DEĞİŞİKLİK VE DEVLETİN İŞLEVİ
Türkiye'nin ve Türk ekonomisinin geleceğini güvence altma alabilmek ve gelişmeyi hızlandırabilmek bakımından önemli bir koşul ekonomide yalnız içinde yaşanan dönemin değil, görünür geleceğin de gereklerini karşılayacak nitelikte ve yönde yapısal değişikliklerin daha çok gecikmeden gerçekleştirilmesidir.
Özellikle dünyada ve ülkemizde ekonomik bunalım sürerken, ulusa) ekonomide Pazar kurallarının dürtüsüyle "kendiliğinden sağlanabilecek yapısal değişiklikler çok sınırlı ve yetersiz kalır; bugün için geçerli olsa da gelecek için geçersiz olabilir, hatta sakıncalar taşıyabilir,
Devlet, bu işlevini, demokratik bir süreç içinde kamuoyu ile sürekli iletişim kurarak, çok yönlü araştırmalara dayanarak, bölge ve dünya ekonomisinin kısa-orta-uzun dönemli yönelim olasılıklarını göz önünde tutarak yerine getirmelidir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, her şeyden önce , Devleti, böyle bir işlevin yerine getirebilmesi için gerekli maddi olanaklarla donatacaktır.
Bunların başında, kamu gelirlerinin ve harcamalarının artıntması gelir.
Bu, yalnız devletin ekonomice yapısal değişikliğe öncülük için değil, devletten beklenen her türlü hizmeti yerine getirebilmesi bakımından da gereklidir.
Türkiye'nin gelenekleri ve Türk toplumunun alışkanlıkları nedeniyle, ülkemizde, devletten çok şey beklenir, ama bu beklentileri karşılama olanağının, devletten, Türkiye'de olduğu kadar esirgendiği pek az ülke vardır.
Devletin o yüzden içine üştüğü tıkanıklık ve yetersizlik, kapitalizmin öncülüğünü yapan ülkelerde bile devletçe yerine getirilen bazı kamu hizmetlerinin, giderek artan ölçüde, varlıklı kişilerin "hayırseverliği"ne veya "vatanseverliğine bırakılmasına neden olmakta, bu yüzden, devletin işlevleri ile kişilerin işlevleri, sakıncalı biçimde ve ölçüde, birbirine karışmaktadır. Kaldı ki, kişisel "hayırseverlikler ve "vatansever"!ikler, çoğu kez, vergi bağışıklığı yoluyla, veya şükran belirtisi olarak kişilere sağlanan bir fakını ayrıcalıklarla, aslında kamu kaynaklarından karşılanmaktadır.
Demokratik sosyal devlette, toplumun dirliği, kişilerin hayırseverliğıyle değil, hayırlı devlet anlayışıyla ve halkın kendi dayanışması ile sağlanır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, kamu gelirlerini ve harcamalarını, belirli bir programla sürclendirerek, sosyal demokrasinin başarılı sonuçlar verdiği ülkelerdeki yüksek oranlara eriştirmeyi amaçlamaktadır.
Böylece, devlet, bir yandan ekonomide yapısal değişikliğe öncülük işlevini yerine getirebilirken, bir yandan da, ekonominin altyapı gereksinmelerim giderek yeterli düzeye eriştırebilecek;ve toplumun sağlık, adalet, konut, sosyal güvenlik, eğitim gibi alanlardaki yatırım ve hizmet beklentilerini artan ölçüde karşılayabilecektir.
Ulusai savunmanın gereken düzeye yükseltilebilmesi de buna bağlıdır. Ulusal savunmanın koşullu dış yardıma veya kişisel bağışlara bağımlılığı böyle önlenebilir.
Kamu gelirlerinin ve harcamalarının olağanüstü düşüklüğüyle ilintili bir başka yetersizlik de iç tasarruf konusunda kendini göstermektedir. Türkiye, ıç tasarruf oranının en düşük olduğu, üstelik de gitgide düşmekte olduğu ülkelerden bindir. İç tasarruf oranı böylesine düşerken gelişme hızını yükseltmek veya yüksek düzeyde tutmak olanaksızdır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sınin gönüllü ve zorunlu tasarrufları hakça bir düzen içinde artıracaktır.
Bunun için, vergilemede, dar ve orta gelirlileri kayırıcı fakat toplam vergi gelirini ve verimliliğini yükseltici düzenlemeler yapacaktır.
Gelir bölüşümünde yapacağı hakça düzeltmelerle ve sağlıklı tüketim eğilimlerim özendirmekle, halkın, bir yandan yaşam düzeyi, bir yandan da tasarruf olanağı yükseltilecektir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sinın ilgili bölümünde açıklanan "Üretici Yatırım Fonları" ve "İşçi Yatırım Fonları" gibi çalışan halk kesimlerine dc, ulusal ekonomiye de, demokrasiye de güç katıeı düzenlemelerle ve halk sektörünün özendirilip desteklenmesiyle, halk tasarrufları büyük ölçüde arttırılabilecektır.
Sosyal güvenlik, tasarrufu artırıcı ve kaynak yaratıcı yöntemlerle yaygınlaştırılarak doyurucu düzeye getirilecektir.
Devlet öncülüğünde gerçekleştirilecek yapısal değişiklik, Türkiye'yi ve Türk ekonomisini, güncel gerçekler ve gereksinmeler göz ardı edilmeksizin, geleceğe hazırlayacaktır.
Yapısal değişiklik sürecinde, işsizlik sorununa geçerli çözümler getirilmesi Öncelikle gözetilecektir.
Ancak işsizlik sorununa getirilecek çözümler, teknolojik atılım- lan engellemeyecektir. Bir yandan, uluslar arası ekonomik işbölümünde Türk Ulusunun güçlü, güvenli ve onurlu bir yer edinebilmesi için gereken teknolojik atılımlar yapılırken, bir yandan da, emeğin yoğun, altyapı, toplumsal kalkınma ve doğayı zenginleştirip değerlendirme projeleri uygulamaya konacaktır.
Devletin geri kalmış yörelerinde kuracağı öncü ve doğurgan işletmeler de köy kent programıyla ve halk sektörü yatınmlany- la desteklenerek, işsizlere bulunduktan yerlerde geniş çalışma olanakları açacakttr.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sınin gerçekleştireceği yapısal değişiklikte, teknolojik ilerleme ile işsizliği önleme sınaileşme ile tarımsal gelişme, dışsatım seferberliği ile dışalım ikamesi birbiriyle çelişen seçenekler gibi değil, birbirini bütünleyen veya destekleyen öğeler olarak değerlendirilecektir.
Türkiye'de çoğu özel girişimciler, iyi niyet eksikliğinden ötürü değil, ekonomik yapının ve düzenin bazı olumsuz özelliklen nedeniyle, geleceği öngörerek değil, güncel kârlılık hesaplanna göre yatınmlar yapmakla yetinme eğilimindedirler.
Güncel koşullan olduğu kadar geleceğin koşullannı da öngörerek, hatta bir Ölçüde belirleyerek, yatmm yapan çokuluslu şirketler, son zamanlarda geleceğe yönelik bazı yatınmlarını az gelişmiş veya gelişme sürecindeki ülkelere kaydırmakla birlikte onlar da Türkiye'yi bu açıdan yeterince elverişli görmemektedirler.
İlen teknolojili veya geleceğe yönelik yatırımlarını, jeopolitik açıdan daha güvenilir bölgelere ve demokratik ortamın henüz oluşmadığı, sosyal bilincin gelişmediği ülkelerde yapmayı yeğlemekledirler.
Dünyadaki bazı etkili siyasal güçler de ileri teknolojiye dayalı yatırımlarla Türkiye'nin bağımsızlığını daha sağlam temellere dayandırmasını istemeyebilirler.
Oysa Türkiye, gelişmiş bir sanayi ülkesi durumuna daha çok gecikmeden gelebilmek ve geleceği güvence altma alabilmek için, ekonomisinde geleceğin de gereklerine uygun yapısal değişiklikleri, ilen teknolojilerden yararlanarak, gerçekleştirmek zorundadır. Çağın ileri teknolojileri arasından, sağlam hesaplara ve öngörülere dayalı seçimleri bir an önce yapmak zorundadır
Türk i ye, bu konuda şimdiye kadar, bazı Doğu ve Güneydoğu Asya Ülkelennin çok gerilerine düşmüştür. Daha çok gecikme bazı Afrika Ülkelennin de gerisinde kalabilir.
Yetişmiş insan gücünün niteliği ve niceliği ve çok verimli dış pazarların yanı başında oluşu, Türkiye'nin böyle bir atılımı kendi girişimiyle yapabilmesine yeterli olanak sağlamaktadır.
Dışandan teknoloji transferi konusunda olası engeller dc çok boyutlu bir dış politikayla ve yine çok boyutlu bir dış ekonomik ilişkiler politikasıyla aşılabilir. Ulusal bağımsızlığı, demokrasiyi ve sosyal haklan engellememek koşuluyla, yabancı sermayeden, yabancı sermaye ortaklığının sağlayabileceği ek kaynaklardan, deneyimden ve ileri teknolojilerden, bu amaçla, olabildiğince yararlanma yollarını aramak gerekir
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, bilimsel ve teknik araştırmaları da, Türkiye'nin bölgemizin ve dünyanın geleceğine yönelik araştırmalarında, her bakımdan öncelik taşıyan bir yatırım gibi değerlendirilecektir;ve çok yönlü araştırmalara dayanarak, çağın ileri teknolojileri arasından gerçekçi seçimler yapılmasını sağlayacaktır. Bu seçimler doğrultusundaki yatırımlara , özel sektörün, yabancı sermayenin veya halk sektörünün ilgi göstermediği durumlarda, devlet ön ayak olacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, ülke ekonomisinde spekülatif kazanç kapılarını olabildiğince kapatmayı, sosyal adalet açısından zorunlu gördüğü kadar, üretken yatırımları artırabilmenin ve ekonomide sağlıklı yapısal değişikliklerin de önemli bir gereği saymaktadır.
Pazarın güncel akıntıları ve çalkantıları içinde geleceği öngörmeksi2İn savrulan bir ekonomi, hele spekülatif kazanç kapılarının ardına kadar açık bulunduğu ve üretkenlikten çok daha kârlı olduğu bir ortamda, sağlıklı yapısal değişikliklere yön e İtile m ez.
Ölü yatırımların, o arada taşınmaz mala yatırımın çekiciliğim sona erdirmek, aracılık aşamalarını sınırlayıp kârsızlaştırmak, geleneksel veya modern tefecilik yollarını tıkamak gibi caydırıcı önlemler bu açıdan gereklidir, fakat yeterli değildir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, bu gibi caydırıcı düzenlemeleri yaparken, bir yandan da, spekülatif kazanç arayışlarına yönelmenin psikolojik ve sosyal nedenlerini gidermeye çalışacaktır.
Bu nedenlerin başında, geleceğe güvensizlik gelmektedir. Ülkenin, özellikle de ekonominin geleceğine ve kendi geleceklerine güvenle bakamayanlar, geleceği de gözeten yatırımlar yapmak yerine, günü gün etmeyi, kısa yoldan bol kazanç sağlamayı maddi olanaklarını veya girişimciliklerini o yönde değerlemeyi yeğlemektedirler.
Toplumda örgütlenmeye, dayanışmaya ve işbirliğine yatkınlığın yerleşmemiş olması da, girişimcileri ve yatırım yapabilecek durumda olanları, geleceğe yönelik üretken yatırımları için bir araya gelmekten büyük ölçüde alıkoymaktadır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, demokrasiye süreklilik kazandırarak;ve sosyal demokrasiyi siyasal demokrasiyle birlikte kökleşti ren bazı ülkelerde olduğu gibi, verimli ve hakça bir düzenin toplumca özümsenmesini sağlayarak; herkesi geleceğe güvenle bakabilir duruma getirmek için uğraş verecektir.
Örgütlenme, dayanışma ve işbirliği alışkanlıklarım toplum yaşamının her alanına yerleştirmek için çaba gösterecektir.
Sosyal güvenliği, herkesin kendi geleceğine güvenle bakabileceği, çalışamaz duruma geldiğinde geçim sıkıntısı çekmeden yaşayabileceği bir düzeye eriştirecektir.
Böylece, spekülatif kazanç arayışlarının psikolojik ve sosyal nedenlerini ortadan kaldırmaya çalışacaktır.
Sosyal güvenliğin toplumda herkes için doyurucu düzeye eriştirilmesi, ekonomiye yük olmayacaktır. Çünkü bunun spekülatif kazanç eğilimleri azaltıcı etkisiyle ekonomiye gelecek canlılık yaygın ve yeterli sosyal güvenliğin mali yükünü fazlasıyla karşılayacaktır. Kaldı ki, sosyal güvenlik, üretken yatırımlar için önemli bir tasarruf kaynağıdır. Bu açılardan, sosyal yaran kadar ekonomik yaran da vardır.
Böyle bir yaklaşımla, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, gelişmenin ve ekonomide yapısal değişikliğin en büyük engellerinden birini ortadan kaldırmış, hem caydırıcı, hem özendirici önlemlerle, spekülatif kazanç kapılarım kapatarak, üretkenlik yollarını açmış olacaktır.
Gelişmeyi ve ekonomide sağlıklı yapısal değişikliği güçleştirici bir başka etken de ekonomik bakımdan uzun dönemde geçerli olmayacak ve yeni teknolojilere uyum sağlamayacak kadar küçük boyutlu ve dar olanaklı işyerlerinin çokluğudur.
Fabrika düzeyine erişememiş, atölye ve çarşı düzeyinde kalmış işyerleri, ekonomik bunalımın pazarda yarattığı dalgalanmalar içinde çırpınmaktadırlar veya yok olup gitmektedirler.
Oysa küçük yapımevlerinde, kimi sanat ve meslek okullarından, kimi de çekirdekten yetişmiş, yapıcı ve yaratıcı, üretken vc girişimci bir büyük güç saklıdır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'sı, bu gücü de, gelişmenin ve ekonomide sağlıklı bir yapısal değişikliğin önemli bir kaynağı ve aracı olarak değerlendirilecektir.
Bu gücü küçük atölyelerin, sanayi, çarşı ve sitelerinin dar kafesinde kurumaktan kurtaracaktır.
Bunlarla sanayi kuruluşları arasında sürekli işlevsel ilişki ve işbirliği İçin gereken olanakları hazırlayacaktır. Yatırımlarda tasarruf da sağlayıcı bir Önlem olarak, gerek devlet sektöründeki gerek özel sektördeki sanayi kuruluşlarının, birçok parçalarını ve girdilerini bu küçük işyerlerinden ısmarlamalarını bir düzene bağlayacaktır.
Küçük işyerlerindeki o yapıcı ve yaratıcı gücü oluşturan üretken insanları , aralarında birleşerek,bir plan içinde, ekonomik bakımdan geçerli boyutlarda ve nitelikte sanayiler kurmaya özendirecektir. Devlet, bunun için gerekli maddi destekle birlikte gerekli eğitimi de sağlayacaktır,
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, atölyelerdeki , küçük yapımevlerindeki sanatkârlarla, işçilerle, çıraklarla birlikte, esnafı da , çağdaş ekonominin pazarlama mekanizmalarına ve ileri teknolojisine uyum sağlayabilir duruma getirecektir.
Böylece ekonominin bu yaygın, dağınık ve gelişememiş kesimini, gelişen bir ekonominin verimli insan gücü fidanlığına dönüştürecektir ve ekonomide yapısal değişikliği temelden başlatmış olacaktır.

EKONOMİDE ÖZEL SEKTÖR
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİ,
*Ekonominin sosyal adaletle birlikte güçlendirilmesini içlerine sindiren;
*Kendi çıkarlarını toplum yararıyla bağdaştırmaya çalışan, ve
*Ekonomik güçlerini siyasal güce dönüştürmeye kalkışmayan,
özel sektör girişimcilerine geniş özgürlük tanıyacaktır; ve plan hedeflerine uygun yatırımlarında gereken devlet desteğini sağlayacaktır. Geleceğe güvenle bakarak yatırım yapabilecekleri bir ortam oluşturacaktır.
Özel sektörde olsun, devlet sektöründe olsun, geleceği düşünmeden kısa dönemli yüksek ve kolay kâr hesaplarıyla yatırım yapan)arın,planda belirlenmiş ölçütlere ve hedeflere göre değil güncel çıkarlara göre kurulup çalışan işletmeleriyle ilgili olarak devlet bir sorumluluk üstlenmeyecektir.
Ama plana uygun, yatırım veya ülkenin geleceği uğruna belli riskler üstlenerek, uzun dönemli plan hedefleri doğrultusunda teknolojik atılım yapanlar, gen kalmış yörelerin kalkınmasına veya işsizliğin azalmasına katkıda bulunanlar, kendi ellerinde olmayan nedenlerle karşılaşabilecekleri güçlükleri aşmaya uğraşırken , devlet desteğini yanlarında bulacaklardır.
Bu anlayışla, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, özel sektörün, sağlıklı gelişmeye hız katabilecek ve ekonomide geleceği de öngören yapısal değişiklikleri kolaylaştırabilecek girişimciliğini özendirecektir.
Özel sektörde tekelleşme eğilimlerini Önleyecektir vc hakça bir yanşma ortamı oluşturacaktır.
EKONOMİNİN DIŞLANAN SEKTÖRÜ
Özellikle nüfusu yoğun, işsizliği yaygın, ekonomisi durgun ülkelerde, o arada Türkiye'de, ekonominin, çalışan ve girişimci insan sayısı bakımından belki de en geniş sektörü, kağıt üzerinde görünmeyen, hesaba kitaba girmeyen, istatistiklere geçmeyen bir sektördür.
Bu sektör, ekonominin kurumsal çerçevesi dışında kalan insanlardan oluşur, düzenin çalışma ve geçim olanağı sağlayamadığı ama yaşama dirençlerini kıramadığı, yaşamlarım emekleriyle kazanma güçlerini köreltmediği insanlardır onlar... İşportacılar, gezgin satıcılar ve onarımcılar, evlerindeki tezgahlarda piyasaya işi üretenler veya evlerinde parça başı iş yapanlar,ayakkabı boyacıları ve daha niceleri.... Ele güne avuç açmaktansa, gecekondularını bir avuçiuk bahçesinde analarının yetiştirdiği çiçekleri yoldan geçenlere ya da evlerden veya çöp bidonlarından topladıkları şişeleri, kumlan işyerlerine satan çocuklar..
Ekonominin dışlanan sektörü, bu çalışkan kadınlardan, erkeklerden, çocuklardan oluşur.
Devletin de, özel sektörün de çözemediği işsizlik sorununa onlar, kendi girişimcilikleri ve emekleriyle, küçümsenmeyecek ölçüde çözüm bulurlar.
Yaptıkları işler, toplumun gereksinmelerini karşıladığı ve ekonomik değer taşıdığı içindir ki , küçük de olsa bir gelir gelinr.
Ama hiç birinin yasal güvencesi veya sosyal güvenliği yoktur, haklarını koruyacak, üretkenliklerini ve kazançlarını artırmalarına yardımcı olacak örgütleri yoktur; emeklerinin hakça karşılığım alıp almadıklarını denetleyebilecek bir kuruluş yoktur.
Bir çoğunun işyeri ellerinde veya başlarında taşıdıkları tablalar tezgahlar. bohçalardır;uzaktan "zabıta" görünce "işyerleri "n i toparlayıp kaçacak yer ararlar.
Öncelikle güçsüzleri, korumasızları gözeten CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, bu dışlanan sektörün yapıcı, yaratıcı çalışkan insanlarıyla ilgilenmeyi ve onları bozuk bir ekonomik düzenin dışladığı insanlar durumundan, hakça bir ekonomik düzenin içerdiği verimli ve üretken insanlar durumuna eriştirmeyi görev bilmektedir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, bu amaçla:
*Onları kaçak iş yapar durumdan yasal iş yapar duruma getirecektir.
*Onlara sattıkları mallan korkusuzca ve engellenmeksizin sergileyebilecekleri uygun yerler aynlmasın sağlayacaktır.
*Onları sosyal güvenlik kapsamına girme olanağına kavuşturacaktır.
*Daha verimli, güvenli ve üretken işlere yönelebilmeleri için, onları, gerekli eğitim, önderlik ve kredi olanaklarından yararlandıracaktır.
İşsizlik sorununa, verimli ve üretken bir ekonomik yapı oluşturularak daha geçerli çözümler sağlanıncaya kadar, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, bu "dışlanan sektor"ü engellemek veya daraltmak yerine, sağlıklı ve hakça kurallar çerçevesinde genişletmeye çalışacaktır. Geçim zorluğu içinde işsiz ve gelirsiz bekleşen ve henüz "dışlanan sektör"ün de yolunu bulamamış olan kadın lan ve erkekleri, çocukları ve gençleri, evlerinde, piyasaya parça başı iş yapmaya özendirecektir. Onları, kendilerine sipariş verebilecek kuruluşlarla düzenli işi ilişkisi içine girme olanağına kavuşturacaktır. Bunun için , ekonomik işlevli bir sosyal hizmet örgütü oluşturacaktır.

EKONOMİDE ARAÇLARIN AMACA UYGUN KULLANIMI
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'si, ekonominin tüm araçlarından, hakça gelişmeyi hızlandırmak üzere yararlanırken, araç I an n amaçlarla tutarlılığı ilkesine bu alanda da uyacaktır. Ekonomiye güçlendirme ve kalkınma yolunda atılacak her adımın, demokrasiye ve sosyal adalete de güç katmasını, toplumun dirliğini artırmasını gözetecektir.
*Kamu harcamalarının ulusal gelire oranını büyük ölçüde yükselterek, devleti, ekonomik ve sosyal alanda kendinden beklenen görevlen yapabilir duruma getirecektir.
*Kamu harcamalarının ulusal gelire oranını yükseltirken, bütçede cari harcamaların, yatırım harcamalarına ve sosyal harcamalara göre oranını düşürecektir.
" Bütçe açıklrınnı ve enflasyon oranını, yıllık üretimde ve ulusal gelirde sağlanacak artışla dengelenir düzeyde tutmak koşuluyla, sıkı denetim altında, ekonomiyi canlandırıcı bir etken olarak değerlendirecektir.
*Enflasyonu denetim altına alırken, istem kısıntısını ekonomide durgunluk ve toplumda sağlıksız sonuçlar doğurmayan ölçüler içinde tutacaktır;istemi kısmaktan çok, üretimi ve sunuyu artırmaya özen gösterecektir.
İstem kısıntısına da sağlıksız ve savurganca tüketimi caydırma, gönüllü tasarruftan ve üretken yatırım eğilimlerini özendirme yoluyla gerçekleştirecektir.
*Tasarrufların üretken yatırımlara yönelmesini özendirmenin önde gelen koşulları olarak; bir yandan halk sektörünü güçlendirecektir, ve demokratik yapılı güvenli bir sermaye piyasası ve hisse senetleri pazarı oluşturacaktır, bir yandan da spekülatif kazanç kapılarını kapatıcı ve ölü yatırımları caydırıcı önlemler alacaktır,
*Tasarrufların üretken yatırımlara yönelişindeki artışla bağlantılı olarak, faiz oranlarının düşmesi sağlayacaktır. Faiz oranlarının , tasarrufu Özendiren fakat maliyet enflasyonuna yol açmayan ölçüler içinde tutulmasını gözetecektir.
*Yatırımları ve dışsatımı Özendirip artırmak için, girişimcileri kolaycılığa alıştıran aşırı bağışıklıklar ve desteklemeler yerine, kaynakların verimli kullanımına, kaynak çoğaltmaya, üretimi ve verimliliği yükseltmeye ve sağlıklı yollardan maliyeti düşürmeye ağırlık verecektir.
*Para politikasını, ekonominin başka öğelerinden ve toplumsal gerçeklerden ve gereksinmelerden soyutlamaksızın, ve ekonomide istikrarla dinamizmi ve kalkınmayla sosyal adaleti bir arada gözeterek saptayacaktır.
*Türk parasının değeriyle Türkiye'nin dış ekonomik ilişkileri arasında gerçekçi bir ilişki kuracaktır.
*Kredi politikasıyla alan hedefleri doğrultusundaki üretken yatırımlara ekonomik yapı değişikliği için gerekli yatırımlara ve gelişmenin yurda dengeli yayılımım sağlayıcı yatırımlara öncelik tanıyacaktır.
timıyle bankaların sağlıklı biçimde işlemelerini ve kendi yanlışları ve savurganlıkları yüzünden devlete yük olacak duruma gelmemelerini gözetecektir.
Aile şirketlerinin büyük sermayenin tekelleşme eğilimindeki kuruluşların bankacılıkta etkinliği önleyecek ve bankacılığı hakça bir düzene geçişin sağlıklı ve hızlı gelişmenin verimli bir aracı durumuna getirecektir
Bu amaçla bankalar üzerinde ve kredilerin dağılımı ve kullanımında devletin yönlendirici ve denetleyici yetkilerini genişleterek gerek özel bankaların gerek devlet bankalarının birer kamu kuruluşu sorumluluğu İle çalışmalarını gözetecektir.
Kredileri spekülatif kazanç alanlarından üretken alanlara yöneltecektir.
Köylünün, çiftçinin, tarımda verim arttırıcı yatırımlar ıçin;esnaf ve sanatkarların, küçük ve orta sanayilerin, ekonomik bakımdan güçlü ve verimli kuruluşlar oluşturabilmek için yararlanabilecekleri kredi kaynaklarını genişletecektir.
Bu amaçla belirli sektörlerde ağırlıklı işlevler üstlenen sektörel bankacılığı geliştirecektir, Özel bankaların da kaynak kullanımlarını buna göre düzenleyebilmelerini destekleyecektir.
Bankacılığın ve kredi düzeninin kooperatifçilere desteğim büyük Ölçüde artıracaktır.
Ekonomik halk kuruluşlarının, o arada kooperatiflerin ve
küçük ve orta işletmelerin, üretken yatırımları için kontrollü kredi yöntemini geliştirecektir. Kontrollü kredi verirken, taşınmaz mal güvencesi yerine, proje ve organizasyon güvencesiyle yetinilmesini sağlayacaktır.
Kooperatiflerin ve genel olarak ekonomik halk kuruluşlarının kendi amaçlarına uygun bankalar kurmalarını özendirecektir.
Devlet bankalarını güçlendirip etkinleştirecektir.
*Bir kamu hizmeti üstlenen sigortacılığı, belli çevrelerin büyük sermaye gruplarının değil, kamunun yararına işler duruma getirecektir.
Sigortalıların haklarını ve yararım öncelikle gözetirken, sigorta fonlarının üretken yatırımlara ve sağlıklı gelişmeye katkıda bulunur biçimde değerlendirilmesini gözetecektir.
Devlet ve halk kuruluşlarının sigortacılık alanındaki etkililiğini artıracaktır,
*Dışsatımı, Türk parasının sürekli ve aşın değer yitinmi ile ve yapay veya sağlıksız desteklemelerle değil, maliyet enflasyonuna ve aşın pahalılaşmaya yol açmayan ekonomik istikrarsızlığa ve iç pa2ann durgunlaşıp boğulmasına neden olmayan, halkı sağlıklı yaşam olanaklarından yoksun bırakmayan yöntemlerle, öncelikle de verimlilik ve üretim artıncı ve kapasiteleri tam olarak değerlendirici önlemlerle özendirecektir.
Bu nedenle, dışsatımın özendirilip desteklenmesi için gerekli kredi ve vergi kolaylıklannı, dışsatım aşamasından çok, yatırım ve üretim aşamasında yoğunlaştıracaktır.
Böylelikle bir yandan dışsatımın verimlilikteki ve üretimdeki yükselişle ve teknolojik atılımlarla hızlandırılması gözetilmiş olacaktır bir yandan da dışsatımla ilgili aracılık ve tekelcilik eğilimleri kırılarak, sanayi ve tarım alanlarında tüm üreticiler, üretici kuruluşları ve diğer örgütleri, dışsatım seferberliğine giderek artan ölçüde, doğrudan katılabilir duruma geleceklerdir.
*Dışsatıma yönelik üretim yapan devlet sektörü halk sektörü ve özel sektör kuruluşlarının birlikte katılacakları değişik dallarda uzmanlaşmış büyük ve güçlü dışsatım kurumları oluşturacaktır. Bu kurumların iletişim, tanıtma taşımacılık olanaklarından ve bilgi ve deneyim birikimlerinden, küçüklü büyüklü bütün işletmeler yararlanabilecektir.
Ekonomide tekelleşme ve kartelleşme eğilimleri bu yoldan da önlenmiş olacaktır.
Yine bu yoldan, dışsatımın karanlık iş ilişkileri için hak edilmemiş vergi ve kredi kolaylıktan sağlamak için, örtü gibi kullanılma kapılan da kapatılabilecektir.
Gerçek dışı, dışsatıma karşı etkili önlemler gelinlecek, ve bu yüzden uğranan kaynak kaybı önlenecektir.
Ölü yatırımlara ve spekülatif kazanca yönelik faaliyetin caydırılmasını ve üretken yatırımların desteklenmesini gözetecektir.
Genel olarak vergi gelirlerini artırırken, toplam vergi gelirlerinde ücretlilerin payını azaltacaktır.
Vergilendirilmeyen veya çok düşük düzeyde vergilendirilen bazı yüksek kazanç alanlarını etkin ve hakça bir vergi düzeninin kapsamı içine alacaktır.
Tüketim savurganlığını özendirici harcamaları (çok masraflı, eğlenceler, düğünler, davetler, törenler veya halkın geçim düzeyi ortalamasının çok üstünde tüketim maddeleri alımı gibi) ve sağlıksız ve savurganca tüketimi özendirici reklamları , caydırıcı biçimde vergilendirecektir
Çağdaş tekniklerle vergi yöntemini ve denetimini etkilileşt irerek vergi kaçırma yollarını kapatacaktır. O arada, kredi almak için gösterilen kazanç ve varlıklarla vergi matrahı olarak gösterilen kazanç ve varlıklara karşılaştırıcı bir denetim sistemi kurulacaktır.
*Kamu kuruluşlarının vergi vc bütçe dışı yollardan gelir sağlamalarını o şekilde bütçe dışı harcamalar yapmalarını ve özel sektörle İş ilişkileri içine girmelerini önleyecektir. Bunun gereği olarak sağlık kuruluşları dışında herhangi bir kamu kuruluşunun vakıf kurması yasaklanacaktır. Vakıflar yoluyla sağlanan gelirlerin yeri, vergi gelirleriyle ve bütçe tahsisleriyle doldurulacaktır.
*Maliyetlerin düşürülmesi ve fiyatların belli bir düzeyde tutulması için .dışalımıgereğinde bir araç olarak değerlendirirken. iç üretimi ve gelişmeyi engelleyici veya tüketim savurganlığını özendirici dışalımları önleyecektir.
*Pazar kurallarını göz Önünde tutacaktır;fakat ekonomiyi vc toplumu pazarın tutsağı olmaktan esırgeyecektir.
Pazar kurallarını, planlamanın engelleyicisi değil, yardımcısı bir Öğe olarak ve ekonominin başka araçlarıyla uyumlu olarak, toplum yararına değerlendirecektir.
Üretimi dışsatımı ve dışalımı planlayarak, caydırıcı veya özendirici önlemlerle tüketimi sağlıklı bir biçimde yönlendirerek pazar kurallarım bu kuralların özüne dokunmaksızm disiplin altına alacaktır.
Fiyatların oluşumunda pazar kurallarının işlemesini gözetirken, dar ve orta gelirlerinin sağlıklı bir yaşam için gerekli tüketim olanaklarından ve hizmetlerinden yoksun kalmamalarını sağlayıcı önlemler alacaktır. Bu Önlemlerin başlı- çaları şunlardır;
- Yaşamsal önem taşıyan belirli tüketim maddelerinin Pazar değerleri maliyet düşürülerek üretim planlı biçimde arttırılarak, gereğinde dışsatım yapılarak veya o maddelerle ilgili dışsatım kısılarak, düşük düzeyde tutulacaktır.
-Yerel yönetimlerin bu gibi maddelerle ilgili düzenleme satışları yaygınlaştınlacaktır.
-Aracılık aşamaları ve karları azaltılacaktır. O arada kooperatifçilik desteklenecek ve üreticilerle tüketicilerin dayanışmalı örgütlenmeleri Özendirilecektir,
-Konut edinimi veya kiralanması dar ve orta gelirler için kolaylaştınlacaktır.
-İnsan kişiliğinin sağlıklı gelişmesi ve toplumun eğitim ve küftür düzeyinin yükselmesi için gerekli hizmetlerin bedeli ve bu amaçla kullanılan araçların ve gereçlerin fiyatları devletin maliyet düşürücü desteğiyle düşük tutulacaktır,
* Devletin planlama ve ekonomiyi yönetip denetleme işlevini, demokratik ve etkin halk katılımıyla yerine getirmesini sağlayacaktır.
Bunun için, planlamanın genel hedefleriyle ilkeleri ve makro dengeleri , ekonomik ve toplumsal halk örgütlerinin, özel sektör temsilcisi kuruluşların ve yerel yönetimlerin katılımıyla merkezde belirlenecek;fakat bu genel hedeflerle ilkeler ve makro dengeler çerçevesinde, planın içeriği, nerelerde ne yatırımlar yapılacağı, ekonomik ve toplumsal halk örgütlerinin ve yerel yönetimlerin öncelikli katılımıyla, çevreden merkeze doğru oluşturulup saptanacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, kaynakların oluşturulmasında, geliştirilmesinde ve kullanımında, ekonomik kalkınmayı olduğu kadar, sosyal adaleli de gözetecektir.
Buna koşut olarak, sosyal adaleti ve sosyal güvenliği güçlendirme yolunda atacağı adımların, kaynak artırır ve kaynakların iyi değerlendirilmesini sağlar yönde olmasına özen gösterecektir.
Bir yandan yeni kaynaklar yaratırken, bir yandan da kaynakların verimli ve tutumlu kullanımını sağlayacaktır
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, yem kaynaklar yaratmak üzere, daha verimli ve halkça bir vergi düzeni kuracaktır. (1)
Bunun yanı sıra, sosyal güvenlik kapsamının genişletilmesi, üretici yatırım fonlarıyla işçi yatırım fonlarının oluşturulması da kaynaklan büyük ölçüde artıracaktır. (2)
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, konut sorununu, büyük ölçüde devletin üreteceği arsalardan yaratılacak kaynaklardan çözecektir. (3)
1)Bu konudaki ayrıntılar, "Ekonomide Araçların Amaca Uygun Kullanımı" başlıklı bölümde yer almaktadır.
2)Üretici yatın m fonları ve işçi Yatırım Fon lan hakkındaki ayrıntılar Programın "Halk Katılımıyla Hakça Gelişimi" başlıklı bölümünde açıklanmaktadır.
3)Ayrıntılar Programın "Konul" başlıklı bölümünde açıklanmakladır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, kaynakların
verimli ve tutumlu kullanımı için de aşağıdaki düzenlemeleri yapacaktır.
*Sermaye piyasası çekici ve güven verici duruma getirilerek ve halk sektörü yatırımları özendirilerek tasarrufların ölü yatırımlardan veya faize bağlanmaktan çok, üretken, yatırımlara yönelmesi sağlanacaktır.
*Spekülatif kazanç yollan kârsızlaştın) arak ve kapatılarak, bu tür kazanç olanaklannın neden olduğu büyük kaynak savurganlığı ve vergi kaybı Önlenecektir.
*Caydıncı - özendirici - eğitici önlemlerle tüketim savurganlığı önlenecek, sağlıksız tüketime yönelen kaynaklar üretken alanlanla değerlendirilebilecektir
*Kırsal atan gelişmesine verilecek önemle köyden kente göç kendiliğinden yavaşlayacak, ve büyük boyutlu göçlerin kentleşme ve kamu hizmetleri giderlerinde neden olduğu yükselişler bu yoldan önlendikçe, üretken yotınmlaraaynlabilen kaynaklar artacaktır.
*Köykent uygulamasıyla, altyapıların ve kamu hizmetlerinin tüm yurda yayılabilmesi için aynlacak kaynaklar en tutumlu ve verimli biçimde değerlendirilmiş olacaktır.
*Yurt dışındaki işçilerimizin ortak yatırım eğilimleri gereğince değerlendirilerek, onların da katkısıyla, halk sektörünün geliştirilmesi, iç ve dış tasarrufun üretken yatırımlara yönelmesinde önemli bir etken olacaktır.
* Orman sayılmakla birlikte orman değeri taşımayan topraklar üretime açılacaktır.
*Gerek bu şekilde üretime açılacak topraklarda, gerek ormanların işletilmesinde ve orman ürünlerinin işlenip pazar (anmasında kooperatiflere geniş olanaklar sağlanarak, bir yandan orman köylüsü kalkındıril irken, bir yandan da orman bölgelerinde kaynaklar daha verimli değerlendirilecektir.
*Sulamaya açılan bölgelerde toprakların köylüler arasında adaletli dağılımı ve gelişen kaynakların kooperatifi eşen köylüler eliyle verimli ve hakça kullanımı güvence alıma alınacaktır.
*Köykentlerin vc güçlü kooperatifçiliğin sağlayacağı olanaklarla, hayvancılık ve hayvan ürünleri sanayii geliştirilerek, bu konuda Türkiye 'nin zengin kaynaklan ve geniş dışsatım olanaklan daha iyi değerlendirilecektir.
*Denizlerin ve göllerin kirlenmesine karşı etkin önlemler alınarak ve balıkçılık alanında da kooperatifçilik güçlendirilerek, su ürünü kaynaklanmızın korunması, geliştirilmesi ve verimli biçimde değerlendirilmesi sağlanacaktır.
*Her türlü atıklann ve çöplerin dönüşümlü kullanımı yoluyla, bir yandan çevre kirlenmesi Önlenirken , bir yandan da kimyasal madde, gübre ve yerel enerji üretimi artırılacaktır.
*Enerji üretiminde de kendi doğal kaynaklarımızın değerlendirilmesine öncelik verilecektir.
*Yerel enerji kaynaklarından, enterkonnekte sistem dışında, düşük maliyetle eneıji üretimi için yararlanılacaktır.
*Sanayide kapasitelerin tam kullanımı özendirilecek ve sağlıklı yollardan verimlilik artışı sağlanacaktır. Verimlilik artışı için bilimsel yöntemlerin ve teknolojik atılımların yanı sıra, demokratik katılım süreci içinde çalışanların deneyim ve önerilerinden de yararlanılacaktır.
*Büyük sanayi kuruluşlarıyla atölyeler ve küçük işletmeler arasında sağlanacak işlevsel işbirliği, sanayideki potansiyelin daha verimli ve tutumlu kullanımını sağlayacaktır.
*Verimsiz veya ekonomik olmayacak kadar küçük ya da geri teknolojili işletmeler, bir program içinde, optımaf büyüklüklere erişmeye, bu amaçla gereğinde birleşmeye özendirilecektir; bunların daha verimli çalışır duruma gelmeleri ve ileri teknolojilere geçmeleri için önlemler alınacaktır. Bu yoldan da tutumlu ve verimli kaynak kullanımı sağlanmış olacaktır.
*Demiryolu ve denizyolu taşımacılığına ağırlık verilerek toplu taşımacılık geliştirilecek ve ulaştırma alanındaki kaynak savurganlığına son verilecektir.
Değişik dallardaki orta eğitim kurumlan tek çatı altında toplanacak; böylelikle, bir yandan eğilim birliği sağlamak kolaylaşırken, bir yandan da eğitim personelinin ve eğitim araç ve gereçlerinin daha verimli değerlendirilmesi sağlanacaktır
Kamu kuruluşlan elindeki araçlann, gereçlerin ve makine park- lannın, pratik olanak bulunan durumlarda ortak kullanımı yoluna gidilerek değerlendirilmesi sağlanacaktır.
Kültür ve sosyal kuruluşlanndan, bütün toplum kesimlerinin çok amaçlı olarak yararlanmaları sağlanacaktır.
Devletin, halk sektörünün, özel sektörün, yabancı sermayenin ve yurt dışından kesin dönüş yapan işçilerle çocuklarının katkılarıyla, turizm, bir yandan tüm çalışanlara dinlence olanağı sağlayacak, bir yandan da dış kaynaklı kitle turizmini büyük boyutlara eriştirecek yönde geliştirecektir. Başka ülkelerdeki toplumsal örgütler, üyelerinin dinlencesi için Türkiye 'yi seçmeye özendirilecektir. Böylece , Türkiye  nin doğal ve tarihsel zenginlikleri gereğince değerlendirilerek gelişmemiz için turizmden sağlanan kaynağın artırılmasına çalışılacaktır.

HALK KATILIMIYLA HAKÇA GELİŞME
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'de ulusal gelir de, özveri de hakça dagılır;zorgünlerin sıkıntı lan da iyi günlerin nimetlen de hakça bölüşülür.
Gelirin dc özverinin de dağılım biçimini halk belirlerse; ve gelişme yolunda ilerledikçe özverinin azalıp ulusal gelir artışının hakça dağılacağı bilinirse, toplum için özveriye katlanmak kolaylaşır. Halkın bu konuda etkili olması demokrasiyle sağlanır.
Sosyal güvenlik de özveriye katlanmayı kolaylaştırıcı bir etkendir. Bunun yanı sıra, sosyal güvenIik,y alınma ayırabilecek tasarruf! an çoğaltarak gelişmeyi hızlandım.
Onun için, özveri gerektiren dönemler, sosyal adaleti, sosyal güvenliği ve demokrasiyi erteleme nedeni sayılamaz. Tersine sosyal adalet, sosyal güvenlik ve demokrasi, toplumun böyle dönemleri huzurla ve hızla aşabilmesinde en önemli etkenlerdir.
"El ile gelen düğün bayram" diyen Türk halkı, sıkıntılı dönemleri dayanışmayla esenliğe ve mutluluğa dönüştürebilmenin yolunu göstermiştir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTl, toplumda dayanışmanın ortamını ve kurumlarını oluşturacaktır.
Haklarla sorumlulukları dengeli olarak genişletecektir.
Toplumsal ve ekonomik örgütlenmeyi güçlendirip yaygınlaştırarak gelirin ve özverinin hakça dağılımına ve sağlıklı gelişmeye, demokratik katılımı etkin kılacaktır.
Demokrasinin temel koşullarından olan halk katılımı, Örgütlü bir toplum gerektirir. Türk Toplumunun demokrasi bakımından en büyük eksikliği ise bu konumdadır. Toplumsal ve ekonomik örgütlenmeyi güçlendirip yaygınlaştırmakla ve demokratik yapılı örgütlerin dayanışmasını sağlamakla CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, hakça gelişmenin olduğu kadar, demokrasiye gerçeklik, işlerlik vc süreklilik kazandırmanın da başta gelen bir gereğini yerine getirmiş olacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ nîn bu yükümlülüklerinin gereği olarak:
* Herkesi hastalıkta ve kazada yetelii bakıma kavuşturacak, yaşlılıkta, dul, yetim veya işsiz kalındığında ve sakatlık durumunda geçim zorluğundan esirgeyecek, kötü ürün yıllarında köylüye deslek olacak bir sosyal güvenlik düzeni toplumun her kesimini kapsayacaktır.
Değişik toplum kesimlerinin sosyal güvenlik haklan arasındaki eşitsizlikler belirli bir program içinde giderilecektir.
Sosyal güvenlik kurumlan, o kurumlara bağlı toplum kesimlerinin demokratik yapılı vcişleyişli Örgütlerince yönetilecektir.
Sosyal güvenlik kurumlarının benzer hizmetler gören kuruluşları ortak yönetimler altında birleştirilerek işlevlerini daha yeterli biçimde ve düşük maliyetle yerine getirmeleri sağlanacaktır.
Bu kurumlarda biriken fonların en karlı biçimde ve ekonomiyi güçlendirecek yönde değerlendirilmesi güvence altına alınacaktır.
Sosyal güvenlik hakkt , çalışma hakkıyla birlikte gözetilecektir. Bunun gereği olarak, işsizler ve ekonomideki yapısal veya teknolojik değişim nedeniyle işsiz kalma olasılığı bulunanlar işsizlik sigortası güvencesinin yanı sıra,ış bulmalarını ve yeni teknolojilere uyum sağlamalarını kolaylaştırıcı eğitim olanaklarına kavuşturulacaklardır. Ayrıca, İşsizlerin zamanı ;kİşilik ve yetenekleri geliştirici, aynı zamanda genel gelişmeye de olabildiğince katkıda bulunucu çalışmalarla değerlendirilecektir. Bu olanakların sağlanmasında, sosyal güvenlik kurumlarıyla ilgili devlet kuruluşları işbirliği yapacaktır.
Demokratik yapılı ve işleyişti halk ortaklıklarından ve sendikalarla kooperatiflerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının büyük yatırım ve işletmecilik kurumlarıyla onların yatırımlarından oluşan halk sektörü, giderek, ekonominin en güçlü kesimi durumuna getirilecektir.
Kooperatifçilik, halk sektörünün önemli bir kesimi olarak güçlendirilip yaygı ulaştırılacaktır, ve kooperat itlerde kooperatif birliklerinin yönetimleri devlet müdahalesinden arındırılarak demokratikleştirilecektir
Gelişme köylüden başlayacaktır ve köylünün artan gücüyle tüm ülkenin gelişmesi hızlandırılacaktır. Köylünün yönetime örgün ve etkin katılımıyla demokrasiye daha çok gerçeklik kazandırılacaktır.
-Köy grupları arasında gelişme merkezleri niteliğinde "koykenfter oluşturulacaktır. Tartmla sanayinin birbirine güç katarak ve tüm yurtta dengeli olarak gelişebilmesi için gerekti altyapılar vc kamu hizmetleri düşük maliyetle ve kısa sürede kırsal alanların tümünü kapsar düzeye criştirilebilecektir.
-Köylülerin , bu olanaktan değerlendirerek, gerek tanm gerek sanayi alanında üretken yatınmlara yönelmeleri özendirilip desteklenecektir...
-Tanmda ve tanmsal sanayide yabancı sermayeden, deneyimden ve teknolojiden yararlanırken,büyük yerli ve yabancı Özel sektör kuruluşlarının işbirliği desteklenmeyecektir. Böyle bir işbirliği Latin Amerika tipi plantasyonlann ülkemizde de ortaya çıkmasına, o yoldan köylünün sömürülmesine ve demokrasinin engellenmesine neden olur. Bunun yenne kooperatiflerin veya halk sektörü çerçevesinde başka kuruluşların, demokratik ülkelerdeki benzerleriyle ortaklığı ve işbirliği özendirilip desteklenecektir.
-Toprak dağılımında adaletsizliğin en yoğun olduğu bölgelerden başlanarak, hakça bir toprak dağılımını sağlayıcı ve toprağın aşın ufalanmasını Önleyici aynı zamanda tanmda verimi artırıcı bir toprak reformu gerçekleştirilecektir.
-Yıllara göre tanmsal üretim planlaması yapılarak, iç iç tüketim gereksinmesini karşılayabilmek, dışsatım olanaklarından gereğince yararlanabilmek ve üreticinin düzeyini yükseltirken, tüketiciyi de koruyabilmek için, ne zaman nerelerde hangi ürünlerin ne kadar yetiştirilmesinin uygun olacağı saptanacaktır. Bu konuda zorlayıcı değil, özendirici davranılacaktır.
Ürün delerlerinin belirlenmesinde üreticinin hakkt, tarım üretim planlaması çerçevesinde güvence altına alınacaktır.
- Köylünün, geçim durumunun yeterli bir düzeye erişebilmesi için öngörülecek bir dönem sonuna kadar, kooperatifi eşen köylüden tarımsal gelir vergisi alınmayacaktır. Bunun yerine köylülerin gelir-lerindeki artışın belirli bir bölümü, kooperatifler ve kooperatif birlikle yönetiminde oluşturulacak "Üretici yatırım fonları" na yöneltilecektir.
Bu fonlarda biriken kaynaklar, kooperatifi eşmiş köylülerin ortak varlığı olacaktır. Bu kaynaklar tarımda venmi ve üretimi artırıcı, halk sektörü çerçevesinde sınat!eşmeyi kırsal alana yayıcı ve köylünün gelirindeki yükselişi hızlandırıcı yatırımlarda ve köylülerin yararlanacağı sosyal güvenlik hizmet ve ödemelerinin artırılması yolunda değerlendirilecektir. Fonlarda biriken kaynaklan başka amaçlarla devlet kullanamayacaktın ve fonlann yönetiminde bürokratik müdahalelere açık kapı bırakılmayacaktır.
Böylece, ..... üretici köylünün emeğiyle ve girişimleriyle tarım kesiminde yaratılan kaynak, büyük ölçüde yine köylüler eliyle sinsileşmeye aktan İm ış olacaktır; ..... köylülerin, kentlere göç zorunda kalmaksızın, kendi yörelerinde kendi yatınmlarıyla yeni iş ve gelir otanaklanna kavuşmalar sağlanmış, sağlıklı ve dengeli bir kentleşme ve gelişme tüm yurda yayılmış olacaktır. Köylünün güçlü ekonomik örgütlerle yönetimde ağırlığını artırması sağlanarak, demokrasiye daha çok gerçeklik kazandı rabîlecekür.
* İşçilerin sendikalaşma, toplu sözleşme vc grev haklan demokrasiyle bağdaşmayan sınırlamalardan kurtarılacaktır.
Sendikalann yönetimine işçilerin demokratik katılımı etkinleştirilecektir; ve sendikaların, işsizleri de gözetmeleri güvence altına alınarak işçi - işsiz dayanışması sağlanacaktır.
İşçiler, gerek belirli ölçütlere uygun işletmeler düzeyinde gerek ekonomik ve sosyal politikaların saptanmasında, yönetime ve sorumluluğa katılacaklardır. Bu katılımı gerçekleştınp işletmelerde kârdan pay alacaklardır.
Toplu sözleşmelerin genel çerçevesi, ilkeleri ve iç dengeleri her dönem için demokratik kurallara göre yapılacak bir toplumsal anlaşmayla belirlenecektir. Toplumsal anlaşmayla ilgili herhangi bir zorlama söz konusu olmayacaktır. Hükümetin ve işverenlerin de işçilerle birlikte katılacaktan toplumsal anlaşma çalışmalarında, gelir dağılımında adalet sağlanması ve ücretlerin dengeli olması gözetilirken, ücret artışlarının enflasyonu körüklememesine de özen gösterilecektir;ve , bununla bağlantılı olarak, işçiler, ulusal gelirin dağılım biçimi, üretimin ve verimliliğin artması işsizliğin azaltılıp önlenmesi, işyeri güvenliğinin sağlanması gibi konulardaki istek ve önerilerini öne sürebileceklerdir. Toplumsal anlaşma, yalnız ücretleri vc çalışma koşullan değil, bu konuları da kapsayacaktır.
Bu düzenlemeyle, ekonomik, mali ve sosyal politikalann belirlenmesine demokratik işçi katılımı yolunda Önemli bir adım atılmış; ve, toplu sözleşmeler, ücret pazarlığının ötesinde, hakça gelişmeyi güvence altına alan, işletmeleri daha verimli çalışmaya yönelten.
işçilerin ulusal gelirden payını yükseltirken ekonomiyi de güçlendiren ve demokrasiye daha çok gerçeklik kazandıran bir sürece dönüşmüş olacaktır.
Kaldı ki, salt ücret pazarlığı nileliğindeki toplu sözleşme düzeninin bile, işletmecilik yöntemlerini geliştirmede, verim artışında, teknolojik buluş ve atılımlarda kamçılayıcı etkisi, genellikle, rekabetin etkisinden daha ağır basar Onun için, toplu sözleşme düzeninin ekonomiye yaran, ücret artışlanyla ve grevlerle neden olduğu zarardan çok üstündür. Nitekim, Türkiye 'de işletmeciliğin çağdaşlaşması ve teknolojik atılımlar toplu sözleşme düzeniyle başlamıştır;bu düzenle birlikte ekonomiye canlılık gelmiş ve gelişme hızı yükselmiştir.
Son yıllarda ekonomimizin uğradığı sarsıntı lan n kaynağı, toplu sözleşme ve grev haklan veya sendika özgürlüğü değildir. Bu sarsıntılann, kaynağı ekonomimizdeki yapısal bozukluklar, ülkedeki iç çalkantılar ve dünyadaki ekonomik bunalımdır. Toplu sözleşme düzenine ara verilen ve işçi haklanna ileri kısıntılar getirilen dönemde, dünya petrol fîyatlanndaki büyük düşüşe ve dış yardımlardaki önemli artışa karşın, sarsıntının ve durgunluğun giderilememiş, hızlı enflasyonun, üretimdeki ve yatırımlardaki gerilemenin önlenememiş, ve yaşam koşullarının olağanüstü ağırlaşmış olması, sorumluluğu toplu sözleşme düzenine ve işçi haklanna yıkmadaki haksızlığı somut biçimde kanıtlamıştır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'nin yapacağı düzenlemelerle, demokratik işçi hak lan nin sosyal adalete ve demokrasiye olduğu kadar, hızlı ve sağlıklı gelişmeye ve ekonomiyi güçlendirmeye de katkısı belirgin ölçüde artacaktır
Belirli bir büyüklüğün üstündeki kârlı Özel sektör işletmeleriyle aynı ölçütlere uygun ekonomik amaçlı devlet sektörü işletmelerinden bu fonlara pay ayrılacaktır;böylece, enflasyonu önlemek gerekçesi veya bahanesiyle, gelir dağılımında işçilerden haklan olan pay esirgenmemiş olacaktır. Bir yandan, hakça bir gelir dağılımının gereği olan ücret artışlarıyla işçilerin yaşam düzeyi yükseltilirken, bir yandan da işçi emeğinin katkısıyla sağlanan gelir artışının bir bölümü, belirli bir büyüklüğün üstündeki kârlı işletmeferce, hisse senedi veya nakit olarak "İşçi YatınmFonlan"na aktarılacaktır. Yönetiminde işçilerin ağırlık taşıyacağı bu fonlarda, işçilerin ortak varlığı olarak biriken kaynaklarla, sermaye piyasasından da aynca hisse senetleri alınabilecektir.
Değişik bölgelerde oluşacak "İşçi Yatırım Fonlan"nın yıldan yıla artan gelinnden bir bölümü, Fon yönetimlerince uygun görülen yatıranlara yöneltilecektir. Yine fon kaynaklanyla yaşlılık aylıkları artın! ab ilecek veya işçilere ek gelir sağlanabilecektir.
"Üretici YatınmFonlan"nda olduğu gibi, "İşçi Yatırım Fonlan"ndada,biriken kaynaklan başka amaçlarla devlet kullanamayacaktır ve fonların yönetimine bürokratik müdahalelerde bulunulamayacaktır.
"işçi YatınmFonlan"na özel sektör kuruluşlanndan belli süreler içinde aşama aşama aktarılacak paylar, bu kuruluşların sermayelerinin belirli bir oranını aşmayacaktır.
- İşçi kesiminde bu düzenlemelerle: enflasyonu önlemek veya kısmak uğruna işçilenn hakkı esirgenmemiş olacak.
.... isçiler, kendi sorunlarına, o arada ücret sorununa, ekonominin tümünü ve makro dengelerini dc göz önünde tutarak aynı zaman da, işletmeci ve yatırımcı açısından da bakacakları için, sağlıklı bir çalışma barışı gerçekleşebilecektir.
.... işçilerin haklan gözetilirken, üretken yatınmlar ve gelişme hızlanacak, işsizlik azalacaktır.
.... fonlar değişik bölgelerde kurulacağından, sınaileşmenin yurda dengeli yayılımı sağlanacaktır.
.... ekonomide hakça bir mülkiyet yapısı oluşacak, demokrasinin siyasal ve sosyal boyuttan ekonomik boyutuyla da bütünleşmeye başlayacaktır.
.... kıdem Tazminatı Fonlarının yönetiminde ve bu fonlarda binken kaynaklann değerlendirilmesinde işçiler ağırlık taşıyacaklardır.
Üretim, tüketim ve satış kooperatifçiliği, demokratik yapılar içinde güçlendirilirken, bunlar, tüketim mallarının pazarlamasında işbirliği yapacaklardır. Bu işbirliğine yerel yönetimler ve esnaftan isteyenler de katılacaklardır. Kooperatifçilik hareketi, esnafı engelleyen değil, üreticilerle ve tüketicilerle birlikte esnafı da aracı egemenliğinden kurtaran bir hareket olarak gelişecektir. Fiyat ve nitelik denetimi Pazar kuralları ile çelişkiye düşüImeksizin, örgün halk dayanışmasıyla gerçekleştirilecektir,
* Tanm satış kooperatiflenyle birlikleri, devlet müdahaleciliğinden kurtanlarak, demokratik bir yapıya ve işleyişe kavuştumlacaktır. Bu kooperatiflerin ve birliklerin tarım sanayi alanındaki yatın mlan ve dışsatımda öncülük işlevini üstlenmeleri özendirilecektir.
*Kamu kesiminde çalışanlardan, evrensel ölçütlere göre işçi sayılması gerekenler, işçi statüsüne geçirileceklerdir.
*Kamu görevlilerine, belirli kurallar İçinde, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı tanınacaktır. Bu sağlanıncaya kadar, işçilerle yapılan toplumsal anlaşmaların gelir dağılımında ücretlerde adale! ve denge sağlayıcı, çalışma koşullarını iyileştirici yönlerinden kamu görevlileri de yararlandırılacaktır.
*Planlama çalışmalarına, halkın, gerek yerel düzeyde gerek merkezde, kendi ekonomik ve toplumsal Örgütleri ile, etkin katılımı sağlanacaktır.
Bütün bu düzenlemelerle, örgütlenmelerle ve kurumlaşmalarla, toplumsal ve ekonomik örgütlerin ve kuruluşların dayanışması ve işbirliğiyle, Türkiye'nin gelişmesi önündeki darboğazlar ve engeller, haklardan ve özgürlüklerden, demokrasiden, sosyal adaletten ve sosyal güvenlikten özveride bulunmaksızın, tam tersine, haklan ve özgürlükleri genişleterek, demokrasiye daha çok gerçeklik kazandırarak, sosyal adaleti ve sosyal güvenliği yaygınlaştırıp güçlendirerek, barış içinde aşılabilecektir.

TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİK GELİŞMESİNE YURT DIŞINDA ÇALIŞMALARIN KATKISI
Yurt dışındaki, sayılan milyonu aşan Türk işçilerin, özellikle gelişmiş demokratik ülkelerde, yaşayarak, çalışarak, sosyal veya siyasal örgütlere katılarak, hatta, kimi ülkelerde, yerel yönetim görevlen üstlenerek, edindikleri bilgi ve deneyim birikimi, Türkiye'nin demokratik gelişmesi için bir büyük hazinedir.
Ama bu hazine henüz yeterince değerlendirilememiştir
Daha çok, yurt dışındaki işçilerin Türkiye'ye gönderdikleri veya gönderebilecekleri dövizle ilgilenilmiş, üstelik o da gereğince değerlendirilememiştir.
Oysa, ondozuncu yüzyıl sonlarında ve yirminci yüzyıl başlarında, bazı gelişmiş demokratik ülkelerde yalnızca yüzeysel birer gözlemci olarak birkaç yıl geçiren bir avuç insanın bile, Türkiye'deki çağdaşlaşma akımlanna ve demokratikleşme hareketine kalkılan göz önünde tutulursa, o ülkelen yakından tanıma olanağını bulan milyonu aşkın işçi yurttaşlarımızın yapabilecekleri katkı çok daha iyi Ölçülebilir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, yurt dışındaki işçilerimizin bilgi ve deneyim birikimini, demokrasiyi güçlendirme ve sağlıklı gelişme yolunda, önemli bir etken olarak değerlendirme karanndadır.
Bir yandan, onların, çalıştıktan ülkelerdeki sorunlarının çözümüne katkıda bulunurken, bir yandan da, o birikimi Türkiye'ye aktarabilmeleri için gerekli kanalları oluşturup açmaya çalışacaktır 13 un un yöntemlerini ve gereklerini yurt dışındaki işçilenmizle birlikte araştıracaktır. Ayrıca, o ülkelerin, yasal olanaklar çerçevesinde ilişki kuracağı siyasal vc sosyal örgütlerinden, eğitim ve kültür kurumlarından, böyle bir sürece yapıcı vc olumlu kaıkılar sağlamak üzere girişimlerde bulunacaktır.
Yurt dışındaki işçilerimiz, yıllarca, alınteriyle elde ettikleri kazançlardan yaplıklan tasarruftan, Türkiye'deki hemşcrileriyle dayanışma içinde biraraya getirerek, yurdumuzun en geri kalmış yörelerinde fabrikalar kurabilmek, sanayi çağının ışığını ve olanaklannı oralara kadar götürebilmek için kıvanç verici girişimlerde bulunmuş, özverilere katlanmışlardır Ama, çoğu kc/, kendilerine yardımcı olunmadığı gibi, aşılmaz engellerle karşı karşıya bırakılmışlardır. Türkiye'ye yatırım yapmakta o kadar nazlı davranan yabancı sermayeye yüzsuyu dökülürken, köylere kadar uzanan işçi yatırımlarının genellikle yüzüne bakılmamışiır. Oysa o yatırımlan küçük bir devlet ilgisiyle değerlendirme olanağının bulunduğunu gösteren dönemler olmuştur.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, işçi yatırımlarına can katacaktır. Gelişmiş ülkelerdeki işçilerimizin, o ülkelerde yatırım vc işletmecilik konusunda deneyim kazanmış halk kuruluşlarıyla elele vererek yurdumuzun ve halkımızın kalkındırılmasına hız katmalarını sağlayacaktır.
Yurt dışındaki işçilerimizin girişimlerinden esinlenen halk sektörüne, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'nin kuracağı düzende, yurttaki işçilenmizin, köylülenmizin de dayanışmasıyla, güçlü bir soluk kazandırılacaktır.
Türkiye'ye ağır koşullarla borç veren kimi ülkeler veya uluslar arası kuruluşlar, bu borçların bedeli olarak, ülkemizin siyasal, sosyal ve ekonomik düzenini kendi işlerine geldiği gibi yönlendirip biçimlendirmeye kalkışırlar. Yurt dışındaki işçilerimizse, yurtlarına, yıllardır, borç olarak değil, Türkiye'nin öz varlığı olarak, o kredilerin kat kat üstünde döviz göndermişlerdir. Ama bu dövizlerin, gönüllerinde yatan gelişmiş ve demokratik Türkiye ülküsünü gerçekleştirecek yönde değerlendirilmesi için, hiç değilse boşa harcanmaması için gereken ölçüde bile, Türkiye'nin siyasal yaşamında veya ekonomik politikalarında etkinlik kazanma olanağından yoksun bırakılmışlardır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, bu haksızlığa son verecektir.
Yurt dışındaki işçilerimize oy hakkı tanımak, bu açıdan gereklidir, ama yeterli değildir. Onun da ötesinde. CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, demokratik ülkelerdeki işçilerimizin deneyimlerini, toplumsal Örgütlerden alınan güçle yönelime katılma konusundaki gözlemlerini, Türkiye için bir demokratik eğitim öğesi olarak değerlendirecektir.
Onların, Türk siyasal ve sosyal yaşamında da, Türk ekonomisinde dc etkili duruma gelmelerine yardımcı olacaktır. Böylcce bu yurttaşlarımız, bir yandan Türkiye'nin demokratik gelişmesine katkıda bulunurken, bir yandan da kendileri vc çocukları için, anayurtlarında, daha mutlu ve güvenli bir gelecek hazırlayabileceklerdir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, yurda dönen işçilerin sorunlarına da, Türkiye'nin gelişmesine katkıda bulunucu çözümler getirecektir. Onlartn demokratik sanayi toplumlarında edindikleri bilgiyi, deneyimi ve birikimi ölü yatırımlarda öldürtmeyecek, rant gelirlerinde sön dürtmeyecek lir,
Yabancı ülkelerde yetişen yeni kuşakların, o ülkelerindeki eğitim olanaklarından gereğince yararlanmalarını özendirirken, Türk kültürünü de onlarda yaşatıcı bir tutum izleyecektir. Yurda dönen işçilerin ve çocuklarının ülke koşullarına uyumlarını, üretken çalışmalara veya yatırımlara yönelmelerini ve Türkiye'deki eğitimlerini kolaylaştırıcı bir program uygulayacaktır.
Bölgemiz ülkelerinde, çalışan Türk işçilerinin de geleceklerini Türkiye'nin gelişmesine katkıda bulunacak yollardan güvence altına alacak ve anayurtlarıyla kültürel ve sosyal ilişkilerine verimli biçimde sürdürebilmelerine olanak sağlayacaktır.

BÖLÜM IV: DEVLET
1-            ANAYASA
2-            YARGI
3-            YASAMA
4-            YÜRÜTME
5-            YEREL YÖNETİMLER

ANAYASA
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, geçmişe dönük değil, geleceğe yönelik bir Anayasa hazırlayacakla. Geçmişteki deneyimler ve aksaklıklar da göz önünde tutularak, demokratik bir devlet ve toplum yapısı öngören ve demokratik hakları ve özgürlükleri genişletirken, toplumun güvenliğini ve esenliğini de gözeten bir Anayasa oluşturulacaktır.
Anayasada, demokrasiyle gelişmenin ve etkili yönetimin gerekleri bağdaştırılacaktır.
Hazırlanacak Anayasayla, yurttaşların önündeki seçenekler daraltılmayacak, çoğaltılacaktır.
Anayasada hakça gelişmenin yolu açık tutulacaktır.
Çağdaş katılımcı ve çoğulcu demokrasinin gereklerine uygun bir felsefe temeline dayandırılacak olan Anayasayla:
*İnsanlar devlet için değil, devlet insanlar için varolacaktır.
*Ulus, onu oluşturan bireylerin toplamından üstün bir soyut kavram gibi değil, tüm yurttaşların ortak kimliği, gücü ve kıvancı olarak değerlendinlecektir.
US
*Devlet kişilerin haklarını ve özgürlüklerini devralmayacak, kişi haklarının ve özgürlüklerinin birbirini engel (emeksizin kullanımını gözetmekle görevli olacaktır.
*İktidar, kişi haklarını ve özgürlüklerini sınırlamayacak; kişi haklarıyla ve özgürlükleriyle iktidar sınırlanacaktır.
*İktidarların sınırlanmasında ulus adına görev üstlenen kurumlar, iktidara bağımlı olmayacaklardır. Yargı organlarının bağımsızlığı etkili güvencelere dayandırılacaktır.
*Kişilerin dokunulmaz hakları ve özgürlükleri bulunacaktır. Temel hakların ve özgürlüklerin hiçbir koşul altında kullanılamaz veya güç kullanılır duruma getirilmemesi güvence altına alınacaktır.
*Hiçbir makama smırsızveya denetimsiz yetki tanınmayacaktır.
*Halkın yönetime örgün ve etkin katılımı sağlanacaktır ve toplumsal örgütlerin dayanışması ve işbirliği serbest olacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'nin, halkla birlikte oluşturacağı Anayasada, "halk" kavramı, toplumbilimin, sosyal devletin, demokrasinin ve Atatürk halkçılığının gereği gibi olan yerini alacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, Anayasa hazırlığını, her aşamasında, toplumun tartışmasına ve katkısına açık tutacaktır.

YARGI
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT, anlayış açısından, adalet, yalnız devletin temeli değil, hakların ve özgürlüklerin de güvencesidir; ve iktidarın demokratik hukuk devleti kurallarımı göre sınırlandırılmasında önemli bir etkendir.
Bu işlevleri yerine getirebilmeleri için, yargı organlarının bağımsızlığı kesin güvenceye kavuşturulacak ve hiçbir koşul altında sınırlandırılamayacaktır.
Hiçbir kurul, makam veya kişi, yargı denetiminin dışında veya üstünde tutulmayacaktır.
Sorgulamanın, her aşamasında, insanlık onuruna saygılı biçimde ve demokratik hukuk devleti kuralları içinde yapılması, bağımsız yargı organlarının güvencesi altına alınacaktır.
Savunma hakkı geliştirilecektir.
Gözaltı süresi kısaltılacaklır.
Tutukluluk süresi sınırlanarak, yargılamanın uzamasının fiili cezaya dönüşmesi Önlenecektir.

 YASAMA
Yasama çalışmalarında demokratik katılım, demokrasiye gerçeklik kazandırmanın önemli kurallarından biridir.
Yasama çalışmalarının başarısı, çabuk yasa çıkarmakla değil, olabildiğince geniş bir kamuoyunca benimsenip desteklenen kalıcı ve geçerli yasalar çıkarmakla Ölçülür.
Kamuoyu katılımı olmaksızın, dar bir çerçevede oluşturulan ve parlamento çoğunluğuna dayanılarak çıkarılan yasaların sakıncaları, yürürlüğe girişlerinden sonra görülür ve o aşamadan sonra sakıncaların giderilmesi güçleşir. Sağlıklı yaklaşım, yasaları, tasan bile değil de, henüz taslak durumundayken, kamuoyunun tartışmasına sunmak vc sakıncalı veya geçersiz yönlerini önceden görerek gidermektir.
Yasama organında ortaya çıkabilecek tıkanıklıklar nedeniyle yasama çalışmalarının sürüncemede kalması ne kadar sakıncalı ise, kamuoyunun açık tartışmasına ve katkısına sunulmadan çabuk yasa çıkarmak da en az o kadar sakıncalıdır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, yasaların çabuk çıkmasından çok, toplumca benimsenir nitelikte çıkmasını gözetir. Bunu sağlamak üzere:
*Yasalar, tasarıya dönüştürülmeden ve yasama organına sunulmadan önce, kamuoyunun açık değerlendirmesine ve tartışmasına sunulacaktır.
*İlgili bütün toplum kesimlerinin, demokratik yöntemlerle, görüşleri alınacaktır.
*Parlamento çoğunluğundan önce, toplumun desteği aranacaktır.
*Bakanlar Kurulunun yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi kaldırılacaktır.
Öte yandan, yasalar üzerinde Anayasa Mahkemesinin denetim olanakları genişletilecek ve toplumsal örgütlerin de Anayasa Mahkemesine başvurma olanağı sağlanacaktır.
Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetleme işlevlerini verimli ve etkili biçimde yerine getirmesini sağlamaya çalışırken, Öncelikle, milletvekilinin kişiliğini ve Özgürlüğünü korumak ve çalışmasını kolaylaştırmak gerekir. Milletvekilinin kişiliği ve özgürlüğü ile parti disiplininin gerekleri sağlıklı bir denge içinde gözetil melidir.
Milletvekilinin partisinden ayrılmasını ve başka bir partiye geçmesini güçleşiirici kura Harsa böyle bir sağlıklı denge kurulmasını olanaksız kılmaktadır. Bu tür kurallar, milletvekilim, demokrasiyle bağdaşmayacak Ölçüde, parti yönetiminin boyunduruğu altına sokabilir ve parti içi demokrasiyi yıkabilir,
Çok partili siyasal yaşamın sarsıntı geçirdiği ve siyasa) eğilimlerin henüz yerli yerine oturmadığı bir ülkede bu tür kuralların sakıncası büsbütün artar. Özellikle böyle bir ülkede, değişik hatta karşıt eğilimlerin, bir parti içinde bir araya gelme olasılığı vardır. Bu eğilimlerden biri parti içinde egemen duruma gelirse, o eğilimi içine sindiremeyen bir milletvekilini aynı partide kalmaya zorlamak, ne siyasal tutarlılıkla, ne demokrasiyle ne de milletvekilinin kişiliği ve özgürlüğü ile bağdaşır,
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, milletvekillerinin bu tür baskılardan ve zorlamalardan kurtarılmaları ve kendi siyasal eğilimlerine göre parti seçme özgürlüğüne kavuşmaları için uğraş verecektir. Bu, yalnız milletvekilinin kişiliği ve özgürlüğü bakımından değil, parti için demokrasinin ve uzlaşmanın sağlanması bakımından da gereklidir.
Milletvekillerinin çalışmalarını kolaylaştırmak ve verimlerini arttırmak için de CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, parlamentoda, yeterli uzman ve sekreterya kadrolarının milletvekillerine hizmet sunması gereğine inanmaktadır.

YÜRÜTME
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, kamu yönetiminde demokrasinin gereklerini etkin yönetimin gerekleriyle bağdaştıracaktır. Kamu yönetiminin iktidar değişikliklerinden etkilenmesini önleyerek, sürekliliğini, istikrarını ve yansızlığını sağlayacaktır.
Bunların gerçekleştirilebilmesi için:
*Yürütme yetkisinin kullanımında Bakanlar Kurulunun ağırlığı, sorumluluğu ile orantılı olarak arttırılmalıdır.
*Bakanlar Kurulu Ü2ennde ve genel olarak yürütme üzerinde, yasama ve yargı organlarının denetimi etkili kılınmalıdır.
Bu denetim olağanüstü halde ve sıkıyönetimde de geçerli olmalıdır.
*Bakanlar Kurulunun Anayasa ve yasalar çerçevesinde alacağı kararlan uygulamakla yükümlü olan kamu yönetimi, bu yükümlülüğü yerine getirirken. Devlete ve yurttaşlara karşı temel görevlerinin sorumluluğunu kendi başına taşımalı; baskılara, kayırmalara ve yasadışı kanşmalara karşı korunmalıdır.
Her hükümet, siyasal kararların kamu yönetimine aktarılmasında ve bu kararlarla ilgili uygulamaların gözetiminde etkisi bulunan sınırlı sayıdaki belirli kamu görevlerine, o görevleri üstlenme hakkını edinmiş kimseler arasında, uygun gördüklerim serbestçe atayabilmelidir; ancak bunun dışındaki atamalara ve genel olarak kamu görevlilerinin özlük haklarına kanşamamalıdır; bunlar, kamu yönetiminin nesnel kurallarına göre kendiliğinden yürümelidir.
Kamu görevlilerinin yetkileriyle ve güvenceleriyle birlikte sorumlulukları da arttırılmalıdır. Bunun yanı sıra, sorumluluğun yaygınlaşıp dağılması ve belirsizleşmesi önlenmelidir. Bu amaçla, kamu yönetimine ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının konulan da sınırlandırılmalıdır.
Kamu görevlileri, yalnız yaptıklarından değil, ihmallerinden de sorumlu tutulmalıdır.
Bu yönde düzenlemeler gerçekleştirilirken, aynı zamanda,
-Kamu yönetimi merkeziyetçilikten kutlanlacaktır ve yurttaşların sorunlarının veya yerel sorunların yerinde çözülmesi güvence altına alınacaktır,
-Kamu yönetimi üzerinde etkili bir halk denetimi kurulacaktır.
-Demokratik bir süreç içinde kamu görevlilerinin, halkın, yönetim ve işletmecilik uzmanlarının görüşleri alınarak, kamu yönetiminde çalışma koşullarım, iş akışını ve topluma hizmeti sürekli iyileştirmeye çaba gösterilecektir.
Kamu görevlilerine gerek bu amaçla, gerek kendi haklarım koruyabilme ve geliştirebilme amacıyla örgütlenme hakkı sağlanacaktır.
Kamu yöneticiliği çekici duruma getirilecektir; nitelikli uzmanların ve teknisyenlerin yurda dengeli dağılımı ve özellikle geri kalmış yönlerde, toplum kalkınmasına etkin katkıda bulunmaları bir düzene bağlanacaktır.
Bazı duyarlı görevlerden emekliye ayrılan kamu görevlilerinin, belirli bir süre, özel sektörde görev üstlenmeleri önlenecektir. Bu sınırlama kapsamına girecek olan kamu görevlilerine emeklilikte özel olanaklar sağlanacaktır.

YEREL YÖNETİMLER
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, yerel yönetimleri, demokrasiyi temelden güçlendirmenin ve demokratik halk katılımıyla gelişmeyi hızlandırıp yaygınlaştırmanın en verimli aracı olarak değerlendirecektir.
Bu amaçla;
*Yerel yönetim çalışmalarına halktn sürekli vc etkin katılımını, köylerden ve mahallelerden başlayarak, bir düzene bağlayacaktır.
" Yerel yönetimlerin halkla sürekli iletişim içinde bulunmasını gözetecektir.
*Yerel yönetimlerin, halk dayanışmasıyla, ekonomik kalkınmaya, genel anlamda gelişmeye ve yerel planlamaya öncülük etmesini ve genel planlama çalışmalarına etkin katılımını sağlayacaktır.
*Yerel yönetimler üzerinde merkez yönetiminin vesayetini kaldıracaktır. Yerel yönetimlerin, belli kurallar içinde ve demokratik denetim altında, yetkilerini, bağımsız çalışma ve kaynak oluşturma olanaklarını büyük Ölçüde genişletecektir.
Köykentler için ekonomik işlevi ağırlık taşıyan bir yerel yönetim biçimi oluşturacaktır
Yerel yönetimler arasında, makine parklarının ve teknik olanakların tam kapasiteyle değerlendirilmesini sağlayıcı bir işbirliği ve dayanışma düzeni geliştirilecektir.
Düzensiz kentleşmeyi ve sağlıksız toprak kullanımı Önlemek üzere, belediye sınırlan dışındaki yörelerde, fiziki planlama bakımından, ilgili kuruluştan ile belediyelerin onak denetimi altına alınacaktır.

BÖLÜM V: İNSAN VE TOPLUM
1-            EĞİTİM KÜLTÜR SANAT VE SPOR
2-            KONUT
3-            İNSAN VE ÇEVRE SAĞLIĞI

EĞİTİM KÜLTÜR SANAT VE SPOR
Eğitimin, kültür, sanat ve spor alanlarında, CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ'nin özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik kurallarına göre düzenlemeler yapılacaktır;
*Eğitim kurumlarında tek yanlı Öğretimden çok, öğrenciyle öğretmen arasında diyaloga, iletişime ve etkileşime ağırlık verilecektir.
Eğitimin her dalında çağdaş eğitim yöntemleri uygulanacak ve bu yöntemlerin geliştirilmesine öğretmen ve öğrencilerin ortak kalkılan özendinlecektir.
Eğitimde kişiliğin, özgür düşünceliliğin, demokratik davranışın ve katılımın, araştırmacılığın, yaratıcılığın, yapıcılığın ve üretkenliğin, çocukluktan başlayarak gelişmesi özendirilecektir.
*Üniversite özerkliğine gerçeklik kazandınlırken, öğretim üyelerinin ve öğrencilerin, yönetime ve program düzenlemelerine demokratik ve yapıcı katılımları sağlanacaktır.
*Eğitim her yaşta açık, sürekli ve parasız olacaktır.
*Gençlerin, yetişecekleri alanları seçme Özgürlüğü genişletilecektir.
*Eğitim düzeyinin yükseltilmesi için zorunlu eğitimin liseyi de kapsamasını sağlamak için çalışmalara girilecektir.
*Yabancı dil okullarının Öğrencilere daha faydalı olması için gerekecek yeniliklere ve eğitim imkanları yaratılacaktır.
Gençlerin gelecekleri, eğitim kurumlarının giriş kapılarındaki sınavlardan çok, eğitim sürecinde ortaya çıkacak eğilim ve yeteneklere göre belirlenecektir.
Gerek üniversitelerde, gerek orta eğitim kurumlarında geniş ders seçme serbestliği tanınacaktır.
*Askeri okullar dışında tüm orta eğitim kurumlan tek çatı altına toplanacaktır.
Böylece ders seçme olanakları arttırılacağı gibi, Öğretim üyelerinin, yapıların ve ders araç ve gereçlerinin ortak değerlendirilmesi yoluyla, orta eğitim kurumlan arasındaki denk- sizlik de giderilebilecektir.
Yine bu yoldan, eğitimde birlik kendiliğinden güvence altına alınacak; değişik dallarda yetişen gençlerin birbirlerini daha iyi tanıyıp anlamaları sağlanacak; ve toplumsal dayanışmanın temelleri okullarda atılmaya başlamış olacaktır.
*Çağdaş eğitim ve iletişim teknolojilerinden yararlanılarak, kitaplıklar ve kitap Ödünç verme sistemi yurdun her köşesine eriştirilerek, eğitici video ve teyp arşivlen oluşturularak, her düzeyde eğitim, tüm yurttaşların yararına sunulacaktır.
Çağdaş eğitim teknolojisinden yararlanılarak yapılan uzaktan eğitim yüz yüze eğitimle desteklenecektir. Bu amaçla değişik yörelerde süreli kurslar düzenlenecektir ve gezici eğitim ekipleri kurulacaktır.
Köykentlerin kurulmasıyla birlikte, tüm eğitim olanaklarından, köylüler de kentlerde yaşayanlar kadar yararlanabilecektir.
*Üstün zekalı çocuklar için daha geniş ve güzel eğitim ortamları sağlama çalışmalarına girilecektir.
*Toplum kalkınmasına gençliğin katkısı, yaparak ve yaşayarak eğitimde ve öğrenim çağındaki gençlerin toplumsal ilişkilerinde önemli bir öğe olarak değerlendirilecektir.
*Eğitim, gelişmenin gerektirdiği insan gücü gereksinmesini karşılayacak biçimde planlanacaktır.
*Ekonomik yapıda değişimleri ve teknolojik yeniliklere herkesin uyum sağlamasını ve meslek veya sanat edinimini kolaylaştırıcı, her yaş grubuna yönelik eğitim programlarıyla, işsizliğin önlenmesine eğitimin katkısı arttırılacaktır.
*Çocuk yuvalan yaygınlaştınlarak okul öncesi eğitim kurumlarına dönüştürülecektir,
*Emeklilere ve genel olarak yaşlılara, boş zamanlarım üretici ve yaratıcı çalışmalarla değerlendirmeyi özendirici eğitim programlan sunulacaktır.
*Özürlülerin eğitimine ve eğitim yoluyla kişilik ve yeteneklerini geliştirmelerine, meslek veya sanat edinmelerine özen gösterilecektir. Özürlülerin, kültür, sanal ve spor çalışmalarına katılabilmeleri sağlanacaktır.
Körler için zengin bir kabartma yazılı kitaplık ve teyp arşiv oluşturulacaktır.
*Yönetim için gerekli bilgiler halka en geniş ölçüde ulaştırılarak, bu bilgiler, ayrıcalıklı çevrelerin tekelinde bir egemenlik aracı olmaktan çıkarılacaktır.
*Haşla sendikalar ve kooperatifler olmak üzere, çalışan halk kesimlerinin toplumsal örgütleri, halkın kültür düzeyini yükseltmek ve demokrasi bilincini geliştirmek için, halka Örgütlenme, yönetim, kooperatifçilik ve işletmecilik bilgisi ve eğitimi vermek için ve meslek ve sanat edinimine katkıda bulunmak için, gençlere, yetişkinlere, işsizlere ve özürlülere yönelik eğitim ve kültür çalışmalarına özendirileceklerdir.
Bu amaçla, eğitim ve kültür merkezlen, halka açık toplantı salonlrın kurmaları desteklenecektir.
*Yeni yetişen kuşakları ve genel olarak toplumu çağdışı veya demokrasiye ters düşen kültür koşullandırmaları altına sokma girişimlerini etkisiz bırakmaya özen gösterilecektir,
*Kültür alanında özerk kurumlaşma olanakları genişletilecektir.
O arada, Atatürk'ün kişisel vaziyetinin ve mirasının gereği, hukuk devleti kurallarına uygun olarak yerine getirilecektir.
*Çeviri çalışmaları devlet katkısıyla genişletilerek, Türk
toplumunun, bilim, yazın ve sanat alanlarında dünyadaki gelişmeleri yakından izleyebilmesi sağlanacaktır.
*Kültür, sanat ve spor çalışmaları yurdun ve kentlerin her yöresinde ve toplumun her kesiminde yaygınlaştırılacaktır.
Köykentlerle birlikte, bu çalışmalar geniş ölçüde köylülere de sunulabilecektir.
Bu çalışmalarla ilgili kuruluşların, yapıların, alanların, araç ve gereçlerin ortak kullanımı ve herkese açık olması sağlanacaktır.
Dinlence aylarında okul yapılarından halka açık eğitim ve kültür çalışmaları için yararlanılacaktır.
*Televizyon programIarının, kültürde, sanatta ve sporda halkı seyirci durumunda bırakmaması, etkin katılıma ve yaratıcılığa da yöneltip özendirmesi gözetilecektir.
*Kitle iletişim araçlarından, halk sanatlarını canlandırıp geliştirici yönde yararlanılacak; ve halk sanatlarına halkın yaygın ve etkin katılımı özendirilecektir.
*Köylülerin tüm sanat çalışmalarına etkin katılım olanaktan sağlanacaktır.
*Tiyatro önemli bir eğitim vc kültür aracı olarak bütün ülkeye, o arada köykentlerle birlikte köylere yaygınlaşıırılacaktır ve halk katılımı bu alanda da desteklenecektir.
*Çok sesli musikiye yönelim özendin lirken, özgün Türk musikisi de yozlaştıncı etkilerden korunacaktır.
*Görsel sanailann kentleşmede ve günlük yaşamda işlevsel yer kazanması dest eklenecek t ır.
*Belirli bir düzeye erişen Türk sinemacılığının Özgürlük içinde gelişmesine ve dünyaya açılmasına yardımcı olunacaktır.
*Başta kitap olmak üzere, kültür, sanat ve spor araçları devlet desteğiyle ucuzlatılacaktır.
*Yurdun her köşesinde ve toplumun her kesiminde spor çalışmalarına etkin halk katılımı sağlanmadıkça, spordan, insan kişiliği ve sağlığı için ve toplumsal ilişkiler için beklenen yarar elde edilemeyeceği gibi, profesyonel sporun kaynağı da kısır kalacağına göre amatör spora öncelİk tanınacaktır.
Profesyonel spordan sağlanan gelirin Önemli bir bölümü amatör spor kulüplerine ve kitle sporuna aynlacaktır.
*Spor kulüpleriyle üst kuruluşlarının yönetimleri demokratik seçim yoluyla oluşturulacaktır. Demokratik davranış vc dayanışma spor yoluyla da geliştirilecektir,
*Kültür, sanat ve spor alanlarında çalışanlar için yeterli bir sosyal güvenlik düzeni kurulacaktır.

KONUT
Konut sorununu çözmek için CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, henüz yerleşime açılmamış yörelerde yeni yerleşim alanları belirleyecektir. Buralarda, ilgili kamu kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin işbirliğiyle, tıim altyapıları hazırlanmış arsalar üretilecektir.
Bu arsalar, düzenli ve sağlıklı kentleşmeyi güvence altına alıcı vc spekülasyonu önleyici koşullarla, kooperatiflere, kamunun veya özel sektörün toplu konut kuruluşlarına vc kendi evini yapmak isteyenlere sunulacaktır.
Devlet eliyle üretilen arsaların toprak değerinde oluşturacağı artışlar, arsa ve konut üretim fonlarında birikecektir. Böylelikle, devletin başlangıçta ayıracağı kaynaktan sonra, arsa ve konut sorunu, kendi kaynağını büyük Ölçüde kendi yaratan ve maliyeti düşüren bir çözüme kavuşturulmuş olacaktır.
Eski yerleşim merkezlerindeki, yaşamını doldurmamış yapıların yıkılarak yenilerinin yapılması yerine, yeni yapılar için yeni yerleşim alanlarının seçilmesi özendirilecektir. Böylece büyük bir kaynak savurganlığı önlenmiş olacaktır.
O arada, eski yapıların veya gecekonduların onarımı, çağdaş ve uygar yaşama uygun duruma getirilmesi, kredi kolaylıklarıyla desteklenecektir.
Sorunları onarımla veya lyıleştırmesiyle çözülemeyecek durumdaki gecekondu semtlerinde yaş ayan 1 an n, yeni yerleşim alanları açıldıkça, oralarda ev edinmeleri kolaylaştırıp özendirilecektir.
Bu durumdaki semtlerin arsalan ekonomik bakımdan verimli biçimde değerlendirilerek elde edilecek kaynaklar, öncelikle o semtlerden yeni yerleşim alanlarına geçecek olanların konut gereksinmelerini karşılamada kullanılacaktır.
İliç kimsenin evi, en az eşdeğerde bir konut edinme olanağı sağlanmadan yıkılmayacaktır.
Tüm bu düzenlemelerle, gecekondu sorunu da, kendiliğinden sağlıklı, hakça ve ekonomik bir çözüme ulaştırılabilecektir.
Yeni yerleşim alanlarına öncülük eder ve katkıda bulunurken, devlet ve yerel yönetimler, kiralık konut stokları oluşturmaya öncelik vereceklerdir.
Öylelikle, kira sorunu çözüm yoluna gireceği gibi, dar ve orta gelirliler, konut yaptırmak için bütçelerini zorlama durumundan kurtulacaklardır.
Kamu görevlilerinin konut gereksinmesi, bir uçta kiraların çok yüksek olduğu, öbür uçta da barınma olanaklarının çok yetersiz bulunduğu yerlerden başlanarak, devletin ve yerel yönetimlerin kiralık konut yapımı programlan çerçevesinde karşılanacaktır.
Öte yandan köykentler hareketiyle ve gelişmenin tüm yurda ve kırsal alanlara yaygınlaştırılmasıyla kentlere akının yavaşlaması da, konut sorununu Önemli ölçüde hafifletecektir.
Köykentler kurulurken, yeni yerleşim ve konut sorun tan çıkmamasına özen gösterilecektir. Köykentler, yeni yerleşme merkezleri olarak değil, çevre köylerin ortak gelişme, çatışma, hizmet ve altyapı merkezi olarak öngörülmektedir, O nedenle, çevre köyler halkının köylerinde kalmaları, yerleşim merkezleri olarak köylerini geliştirmeleri ve köylerindeki barınma olanaklarını iyileştirmeleri, devlet desteğiyle özendirilecektir.
Yine köykentler kurulurken, buralarda arsa spekülasyonunu kesin olarak önleyici önlemler alınacaktır.
Deprem bölgelerinde depreme dayanıklı konut yapımı, devletin konut alanında öncelik taşıyan bir görevi alacaktır.

İNSAN VE ÇEVRE SAĞLIĞI
İnsan sağlığını korumak ve insanın gerek düşünsel, gerek bedensel gelişmesini her türlü engelden kurtarmak, insanca ve hakça bir düzende, devletin önde gelen bir işlevidir.
Çevre sağlığı da insan sağlığının temel koşu Harındandır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, sağlıklı yaşamı her yönüyle bütün toplumda güvence altma alan bir sosyal güvenlik sistemi geliştirecektir. Sağlık sorunu, büyük Ölçüde, sosyal güvenlik çerçevesinde çözülecektir.
Bunun yanı sıra, koruyucu hekimlik yaygınlaştırılacaktır.
Köykent uygulaması, sağlık hizmetlerinin, yeterli düzeyde ve düşük maliyetle, tüm köylülerin ayağına kadar götürülebilmesini sağlayacaktır.
Sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda, radyo ve televizyondan da yararlanılarak, yaygın ve sürekli eğitim yapılacaktır.
Hakça gelir dağılımıyla ve izlenecek tüketim politikasıyla, insanların sağlıklı yaşaması ve beslenmesi kolaylaştırılacaktır.
Halkın, kaplıcalardan, daha bilgili olarak yararlanması ve Türkiye'nin bu alanındaki zengin olanaklarının, çağdaş işletmecilik anlayışıyla, gelişmeye de katkıda bulunacak biçimde değerlendirilmesi sağlanacaktır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, doğa zenginliklerini değerlendirirken, doğa dengesini olabildiğince gözeterek çevre sağlığını geliştirip koruyacaktır.
Doğa sevgisi ve doğayı koruyarak değerlendirme alışkanlığı ve yeteneği, oku! öncesi eğitimden başlayarak, insanlara işlenecektir.
Yeni yerleşme alanları ve köykentler, insanı doğa güzelliğinden uzak düşürmeyen ve doğadaki sağlık ve mutluluk kaynaklarından yoksun bırakmayan bir düzenlemeyle kurulacaktır.

BÖLÜM VI: KURALLAR
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİATATÜRK'ünulusal egemenlikle demokrasiyi, bağımsızlıkla özgürlüğü, milliyetçilikle halkçılığı, Türk Ulusu ile Türkiye'yi, Ve yurtta barışla dünyada barışıbütünleştiren; Ulusallıkla çağdaşlığı. Düşünce özgürlüğüyle inanç özgürlüğünü bağdaştıran;
Din, mezhep ve soy ayrımcılığını tek bir ulustan olmanın bilincinde önleyenİnsanlık, ulus ve toplum anlayışlarına bağlılığı, tüm uğraş ve tutumlarında temel kural sayar.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
"bilimselliiğe özenmekle birlikte bilimsel kuşkuculuğa yer vermeyenlerin, ve "tek yol" gibi gösterdikleri bir doğrultuda toplumu gütme hakkını kendinde görenlerin bağlandığı türden
bir dogmacılık değildir;kusursuz toplum ve yeryüzü cenneti hayalleri uğrunda yaşayan kuşaklan feda edebilen bir ütopyacılık değildir;toplumların geçmişteki veya gelecekteki gelişmelerinin zorunluluk yasalarıyla belirlendiğini öne süren; o arada sınıf çatışmasını veya "kapitalizmin çöküşü"nü kaçınılmaz sayan bir yazgıcılık değildir.
Bu tür solculuk anlayışlarının dışında ve karşısında yer alan CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ, demokrasinin herkese geniş seçme Özgürlüğü tanıyan çerçevesinde, bir siyasal ve ahlakı seçenektir.
Bu seçeneğin gerekleri, halka kanjm değil, halkın onayı, katılımı ve öncülüğü ile yerine getirilir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
Kendi yolunu" seçeneksiz" m iş gibi göstererek, başka seçenekleri yasaklayamaya kalkışarak veya geçersiz sayarak değil; kendi seçimi olan yolun daha geçerli, daha iyi, daha insanca olduğunu kamuoyuna benimsetmek ve uygulamada kanıtlayarak güçlenir ve amacına doğru ilerler.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
İnsanca ve hakça bir düzen değişikliğini toplumdaki çelişkilerin ve gerilimin artmasından ve sınıf çatışmasına dönüşmesinden beklemez. Devletin dc başka güçlerin de halkı ezemeyeceğı, emeğin sömürülemeyeceği, hakların ve özgürlüklerin olanak eşitlığıyle gerçeklik kazanacağı ve herkesin ömrü boyunca dirlik, düzenlik içinde, her bakımdan güvenlik içinde yaşayacağı bir düzene, gerilimleri gidererek, çelişkileri yumuşatarak erişmeye çalışır.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
Çalıştırıcı değildir, uzlaştırıcıdır. Sosyal güçler arasında hakça bir denge sağlayarak uzlaşma yolunu açar; herkesin ve her toplum kesiminin, haklarını ve Özgürlüklerini, birbirlerine engel olmaksızın kullanmalarını böyle bir sosyal güçler dengesiyle güvenceye kavuşturur.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
Araçların amaçlarla tutarlı olmasını gözetir. Amaçlarında olduğu kadar araçlarında ve yöntemlerinde de barışçıdır ve demokratiktir.
İnsanca ve hakça bir düzene erişebilmek için, öyle bir düzene toplumda duyulan özlemi yaygınlaştırmaya çalışır; ve yaygınlaştıkça da, bu özlemi, demokratik süreç içinde, ulusal iradeye dönüştürür,
Ulusal iradenin karşısına çıkabilecek engelleri aşmada en büyük güvence olarak demokrasiyi ve halkın demokratik bilincini görür.
Güçsüzleri güçlendirmeyi, özgürce ve insanca yaşama olanağına kavuşturmayı, getir dağılımında da .özveride de adaleti yaygınlaştırmayı öncelikle gözetirken, toplumun her kesimine huzur getirmeye, herkesin geleceğe güvenle bakmasını sağlamayı görev bilir,
Yeni bir sınıf egemenliğinin kurulmasını değil, her türlü sınıf egemenliğinin ve ayrıcalığının kaldırılmasını ve önlenmesini amaçlar.
Var olanın dağılımında adalet sağlamakla yetinmez; halk katımıyla ve halkın önderliğinde, toplumun birikimlerini ve yapıcı ve girişimci gücünü, daha çok ve daha verimli üretime ve üretken yatırımlara yöneltir.
Sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin yaygınlaşmasını, demokrasinin ve özgürlüklerin genişlemesini, kalkınmanın ve her alanda gelişmenin hızlandırılmasıyla birlikte gözetir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRATİK TÜRKİYE PARTİ,
Üretkenliği, yalnız ülkenin ve toplumun değil, kişiliğin de gelişiminde önemli bir etken olarak değerlendirir;
Tüketimin adaletle yaygınlaştırırken, savurganca tüketimden sağlıklı tüketime geçişi özendirir.
İnsan yaşamının manevi yönden zenginleşmesine öncelik verir;
İnsan yaratıcılığının ve üretkenliğinin yapıtlarıyla doğa zenginleştirilirken, doğadaki dengeyi korumayı ve gelişmeyle doğa arasında uyum sağlamayı gözetir; ve toplumda bu anlayışı geliştirici bir kültür ve davranış ortamı sağlamaya çalışır; eğitim politikasında buna özen gösterir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
İnsan kişiliğinin olduğu kadar, toplumun ve ülkenin de gelişimim yaygın ve sürekli eğitimle destekler ve hızlandırır.
Üretkenlikle, yaratıcılık ve yapıcılıkla teknolojik değişimlere uyum sağlamada ve işsizliği önlemede, eğitimi en önemli etkenlerden biri olarak görür ve değerlendirir.
Eğitimin, demokrasiyi güçlendirici, demokratik haklan ve özgürlükleri halk bilincinde sağlam temellere kavuşturucu nitelikte olmasını gözetir.
Eğitimin, demokratik dayanışma, katılım ve örgütlenme alışkanlıklarını ve yeteneklerini toplumda geliştirip yaygınlaştırmasını gözetir.
Eğitimin, halkı, devlet yönetimi için ekonomiyi yönlendirebilmek için gerekli bilgiyle donatmasını gözetir.
Bağnazlığı, dogmacılığı önleyici, düşünsel yaratıcılığı geliştirici, bilimsel kuşkuculuğu özendirici bir eğitim politikası izler.
Toplumda hoşgörünün gelişip yaygınlaşmasıyla yetinmez, hoşgörüden de Öte, karşıt düşüncelerin özgürce açıklanmasını, yanılgılardan, saplantılardan, koşullanmalardan kurtulabilmenin, görüş ufkunu genişletebilmenin vc birbirini daha iyi anlayabilmenin bir gereği olarak özendirir,
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
Ulus'u, yurttaşlar toplamının üstünde bir soyut varlık gibi değil, tüm yurttaşların ortak kimliği olarak görür;
Toplumun devlet güdümünde değil, devletin toplum güdümünde olmasını gözetir; ve böylece,
Ulus kavramını da, devlet kavramını da insancalaştırır.
Kamu yönetiminin, bu anlayışa uygun olarak devletle halkı yabancılaştırmayacak biçimde işlemesine Önem verir.
Adaleti yalnız devletin temeli olarak değil, insan haklarının ve özgürlüklerinin dc her türlü baskıdan uzak bir güvencesi olarak görür.
İçte ve dışta izlenecek güvenlik politikalarının ve bu politikalar doğrultusunda alınacak önlemlerin, demokrasi kurallarıyla, demokratik haklarla ve özgürlüklerle çelişmemesine özen gösterir.
Türkiye için, laikliği, çağdaşlaşmanın, düşünce ve inanç özgürlüğünün ve demokrasinin kesin gereklerinden biri olduğu kadar, ulusal birliğin ve bağımsızlığın bir temel koşulu olarak da görür,
Türkiye'nin bölge ülkeleriyle işbirliğini ve dayanışmasını geliştirirken, laikliğin gölgelenmesini ve laik devlet kavramıyla hiçbir koşul altında çelişkiye düşülmemesinı gözetir.
tin anlayış içinde, dinsel inançlara en geniş özgürlüğü tanır ve ayrımsız saygı gösterir,
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
Gerek uluslar arası bağlantılardan, gerek bölge ülkeleriyle dostluk ve işbirliği ilişkilerinden, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik düzeninin hiçbir şekilde etkilenmemesine ve demokratik gelişmenin bu bağlantılar veya ilişkiler nedeniyle engellenmemesine özen gösterir.
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİ,
Amaçların doğrultusunda uğraş verirken, veTürk Ulusunu insanlık ailesinden ayrı tutmayan, onu insanlık ailesinin eşit, saygın ve bağımsız bir üyesi olarak yücelten bir milliyetçilik izlerken.
Dünyada hakça bir düzen oluşmasına.
Gelişme düzeyleri arasındaki büyük dengesizliklerin giderilmesi için bölgesel işbirliğine ve dayanışmaya;
Hiçbir ülkenin içişlerine karıştlmaksızın, özgürlüklerin vc insan haklarının dünyada yaygınlaşmasına;
Yok edici silahlar dengesinden değil, karşılıklı güven vcişbirliğinden kaynaklanan sağlıklı ve evrensel barışa; ve
Türkiye'nin, kendi bölgesinde de, bütün dünyada da, bir barış vc güven etkeni olmasına,
özengöstenr ve katkıda bulunur.
TBMM Kütüphanesi '2004019731’
* Dışlanan sektörde çalışanların, haklarını korumak vc durumlarım iyileştirmek üzere Örgütlenmelerine yardımcı olacaktır,
*Bankalardaki mevduatı bütünüyle devlet güvencesi altına alacaktır, bunun yanı sıra, sürekli ve etkili devlet denetlemesi yapılacaktır.
*Vergi politikasını saptarken,
-Kamu gelirlerinin artırılmasını,
-Sosyal adaletin yaygınlaştırmasını,
-Hakça ve verimli kaynak kullanımı,
-Tüketim savurganlığı yerine tutumlu ve sağlıklı tüketimin özendirilmesini,
* Köylünün kalkınması ve tarımsal gelişme belirli bir düzeye varıncaya kadar, kooperatifi eşmiş köylüler üzerinden tarımsal gelir vergisi alınmasını durduracaktır. Bunun yerine, ürün gelirlerinden yapılacak belirli oranlardaki kesintileri, üretici kooperatiflerinin yönetiminde ve denetiminde oluştu-rulacak fonlara aktarılacaktır. O fonlar yoluyla, köylünün kalkınması tarımın geliştirilmesi, kırsal atanların kalkındırılıp sınaileştirilmesi ve tarım ürünlerinin dışsatımı desteklenecektir,
*Tarımda araçların ve gereçlerin çok sayıda üreticiler veya işletmeler tarafından ortaklaşa ve verimli kullanımı özendirilerek
*Tarıma ve turizme elverişli alanların sanayie veya yerleşime açılması önlenerek doğal kaynaklar daha iyi değerlendirilecektir.